Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9405 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33545 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu kooperatifin yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; yetkili icra dairesinin ... İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek ... İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettiği, ayrıca imza itirazında bulunduğu görülmektedir.İİK.'nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK.'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, HMK.'nda yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Öte yandan, anılan maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır.Nitekim, 6102 sayılı TTK.'nun 12. maddesine göre; tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye denir. Aynı Kanun'un 16. maddesinde; ticaret şirketlerinin tacir olduğu ifade edilmiştir. TTK.'nun 124/1. maddesinde ise; ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler şeklinde sayılmıştır. Bu durumda, TTK.'nda değinilen açık yasal düzenlemeler karşısında, kooperatifin, ticaret şirketi olduğu ve tacir sayılması gerektiği kuşkusuzdur.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının bonoya dayalı olarak 10.02.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başladığı ve takip dayanağı bonoda ... Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili kılındığı görülmektedir. Dolayısıyla, senette, ... Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, muteriz borçlu ... ile diğer borçlu ... anılan yetki sözleşmesinin taraflarını teşkil etmektedir. Belirtilen durum karşısında, muteriz borçlu yapı kooperatifi, tacir olduğu gibi, yetki sözleşmesinin diğer tarafı konumunda bulunan borçlu limited şirketin de tacir olduğu tartışmasızdır. Öyleyse, HMK.'nun 17. maddesi gereğince bu yetki sözleşmesi geçerli olup, alacaklının ... İcra Dairesi'nde takip yapmasında yasaya aykırılık bulunmadığı açıktır.O halde, mahkemece, borçlunun yetki itirazının reddi ile imzaya yönelik itirazının esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.