Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9063 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 25418 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Üsküdar 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 09/08/2011NUMARASI: 2011/254-2011/520Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu olarak hakkında Kartal 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/311 esas, 2009/85 karar sayılı 18.03.2009 tarihli ilamına dayalı olarak 17.160,13 TL kamulaştırma bedeline işlemiş faizinin tahsili talebiyle ilamlı icra takibine başlandığı anlaşılmıştır. Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Yalnız gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır. Alacaklının borçlu olarak hakkında takip başlattığı "DLH Marmaray Bölge Müdürlüğü", Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı bir birim olup, ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığından taraf (pasif husumet) ehliyeti yoktur. Taraf ehliyeti ile ilgili olan bu husus kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabidir ve mahkemece re'sen nazara alınmalıdır. O halde öncelikle mahkemece taraf (pasif husumet) ehliyeti yokluğu nedeniyle şikayetin kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi gerekirken anılan hususun göz ardı edilmesi isabetsizdir. Öte yandan, takip dayanağı ilamın incelenmesinde "davacı tarafça bloke edilen 85.800,62 TL fark bedelinin davalılara tapudaki hisselerine göre ödenmesine" karar verildiği, Ulaştırma Bakanlığı hakkında herhangi bir eda hükmü tesis edilmediği görülmüştür. Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. - 1997/776 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere "ilamların infaz edilecek kısmın hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez." Dayanak ilam kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin olup bu hali ile bir tesbit kararıdır. Alacaklının yapması gereken iş ilamı bankaya ibrazla, adına bloke edilen paranın kendisine ödenmesini istemekten ibarettir. Bankanın aksi yöndeki işlem ve davranışı hakkında ise alacaklının ilgili banka hakkında hukuki yollara başvurabileceği tabidir. Bu durumda, anılan ilamın hakkında eda hükmü bulunmayan idare aleyhine ilamlı takibe konu edilmesi mümkün olmadığından, mahkemece takibin iptali talebinin reddine karar verilmesi açıklanan nedenle de doğru değildir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.