Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9037 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 28380 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: İzmir 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/08/2010NUMARASI: 2010/592-2010/1121Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;2-7201 Sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesinde "kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliğ yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu taktirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği taktirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır."hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanunun 35/1.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için önceden kanunun öngördüğü usullere göre aynı adreste tebligat yapılmış olması gerekir.Borçlu şirkete çıkarılan 6 örnek icra emri, kıymet taktir raporu, 9.3.2009 tarihli muhtıra ve 19.6.2009 tarihli muhtıraların tebliği 7201 Sayılı Tebligat Kanunun tüzel kişilere tebliğ işlemini düzenleyen 12-13 ve Tüzüğün 18.maddelerine uygun yapılmamıştır.Anılan kanunun 12.maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat, selahiyetli mümessillere, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı kanunun 13.maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları taktirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılır. Tebligat Tüzüğünün 18.maddesinde ise selahiyetli kişilerin bulunmadığının tebligat belgesinde gösterilip, bunun açıklanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Anılan yasa hükümlerine uyulmaması halinde yapılan tebliğ işlemi usulsüz kabul edilmiştir.Şikayet dilekçesi ekindeki vekaletnamenin dayanağı 14.7.2008 tarihli imza sirkülerine göre borçlu şirketi 30.4.2008 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle K.... A....'ın münferiden temsile yetkili kılındığı görülmektedir. Tebligatların hiçbiri bu kişiye yapılmadığı gibi, mahkemece tebligatlarda adı geçen kişilerin yetkili olup olmadığı konusunda da bir araştırma yapılmamıştır.Borçluya satış ilanından önce yapılan tebliğ işlemleri usulsüzdür.(HGK.nun 22.6.1988 tarih ve 1988/12-266 sayılı kararı)Bu durumda önceki tebligatlar usulsüz yapıldığından, bu adreste 29.4.2010 tarihinde Tebligat Kanunun 35.maddesine göre yapılan satış ilan tebliği de usulsüzdür.Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.