Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8903 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 27333 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 08/04/2009NUMARASI: 2009/752-2009/975Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sonucu taşınmaz alacaklı banka tarafından alacağa mahsuben alınmış, ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmazda kiracı sıfatıyla bulunan şikayetçiye İİK.’nun 135/2 maddesi hükmü uyarınca tahliye emri gönderilmiş, üçüncü kişinin şikayeti üzerine mahkemece alacaklının 05.09.2007 ve 14.09.2007 tarihli işlemlerle kiracılık sıfatını kabul ettiği gerekçesiyle istemin kabulüyle tahliye emrinin iptaline karar verilmiştir. Alacaklı/alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, (ihalenin kesinleşmesi üzere) alıcı, icra dairesinden, üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir.İİK'nun 135/2.maddesi "taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeşgün içinde tahliyesi için borçluya ve işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur" hükmünü içermektedir.Somut olayda tahliyesi istenilen taşınmazda alacaklı lehine 08.06.1995, 12.12.1996 ve 07.09.1998 tarihlerinde ipotekler tesis edilmiş olup şikayetçi bu tarihlerden sonra 27.05.2005 tarihinde kira sözleşmesini tapuya şerh ettirmiştir. Alacaklı tarafından 05.09.2007 tarihinde İİK’nun 150/b maddesi uyarınca icra dairesine başvurarak kiracılık sıfatlarını kabul etmeksizin kira paralarının takip dosyasına yatırılmasını istediği, bu istemin İİK’nun 132.ve 150/b maddelerine göre alacaklının hakkını ortadan kaldırmadığı, 14.09.2007 tarihinde ise İİK’nun 127.maddesi uyarınca şikayetçi tapuda ilgili sıfatı olduğundan kıymet takdir raporunun tebliğini istediği görülmüştür. Anılan işlemler mahkemenin kabulünün aksine alacaklının kiracılık sıfatının kabulüne yönelik olmadığı açıktır. Bu durumda şikayetçi tarafından hacizden evvelki (ipotek tarihinden) bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanılarak taşınmazı işgal ettiği ispatlanamamıştır.Açıklanan nedenlerle istemin reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.