Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8664 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6485 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Ankara 3. İcra MahkemesiTARİHİ: 24/01/2007NUMARASI: 2007/73-33Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından bonoya dayalı olarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçene örnek 10 numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili tarafından yasal süresinde İcra Mahkemesine başvurularak, takip dayanağı senette tanzim yeri bulunmadığı, senedin de zorla ve tehditle alındığı, belge üzerinde müvekkilinin sadece imzasının olup, kalan kısımların müvekkili tarafından doldurulmadığı ve kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılamayacağı ileri sürülerek, takibin iptali isteminde bulunulmuştur. T.T.K.nun 688/6.maddesi gereğince senette tanzim yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanunun 689/son maddesine göre ise, tanzim edildiği gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup ayrıca adres gösterilmesi zorunlu bulunmamaktadır. Somut olayda, takip dayanağı bonoda TTK.nun 688/6. maddesi uyarınca tanzim yeri bulunmadığı gibi, aynı kanunun 689/son maddesine uygun biçimde bonoyu tanzim eden borçlunun ad ve soyadı yanında yazılı bir idari birim adının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Mahkemece de kabul edildiği gibi tanzim yeri belirlenmeyen bu belge T.T.K.’nun 688/6.maddesi gereğince kambiyo senedi vasfında bulunmamaktadır. İİK.nun 170/a-son maddesinde (...her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise ) takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfını taşımadığı nedeni ile takibin iptal edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlunun anılan madde kapsamında borca yönelik bir kabulü bulunmamaktadır. İtiraz dilekçesinde yer alan senedin de zorla ve tehditle alındığı, belge üzerinde müvekkilinin sadece imzasının olup, kalan kısımların müvekkili tarafından doldurulmadığına ilişkin beyan ve imzanın inkar edilmemiş olması, İİK.nun 170/a-son maddesi kapsamında borcun kabulü olarak değerlendirilemeyeceğinden, Mahkemece İİK. nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptali gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.