Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8276 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 26736 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: İzmir 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 26/10/2009NUMARASI: 2009/1489-2009/1361Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı Halk Bankası tarafından kredi alacağının teminatı olarak veril-en ipoteklerin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, alacaklı vekilinin 18.09.2009 tarihinde , taşınmazlardan sadece bir tanesi üzerine konulan 150/c şerhinin kaldırılması talebi üzerine , icra dairesince, ipotek borçlusundan harici tahsil harcı ( % 1,8) olarak 4.935,52 TL ile 15,60 TL başvurma harcının tahsiline karar verilmesi üzerine , borçlu vekili vasıtasıyla işlemin iptali talep edilmiş. Mahkemece , tahsil harcının sorumlusunun borçlu oluduğu ve 492 Sayılı Yasa'daki muhafiyette yararlanamayacağından şikayetin reddine karar verilmiştir.06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 04.06.2008 tarih ve 5766 sayılı Kanunun 11/ç maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesi yeniden düzenlenmiş ve son fıkrada yer alan “harca tabi tutulmaz” ibaresi, “bu Kanun’da yazılı harçlardan müstesnadır” şeklinde değiştirilmiştir. İstisna ve muafiyet kavramları vergi hukukunda ayrı ayrı düzenlenmiş olup; istisna bir işleme, muafiyet ise şahsa ilişkindir. Maddede açıkça müstesna ifadesi kullanılmış olması karşısında, yapılan bu son değişiklikle, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler, alacaklı-borçlu ayrımı yapılmaksızın 492 sayılı Harçlar Kanununda yer alan yargı harçlarından da müstesna tutulmuştur. Nitekim maddenin gerekçesinde bu değişiklik “492 sayılı Harçlar Kanununun 123.maddesinde kredilere ilişkin istisna hükmünün yargı harçlarını da kapsamı içine aldığı hususu açıklığa kavuşturularak uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır” şeklinde ifade edilmiştir. Diğer taraftan bu durum Yüksek Danıştay 9.Dairesi’nin bu yöndeki yerleşmiş birçok kararı ile de kabul edilmiş bulunmaktadır (Danıştay 9.Dairesi 20.10.2008 T. 2006/4958 E, 2008/4769 K, 15.10.2008 T. 2007/3486 E, 2008/4610 K., 15.10.2008 T. 2005/3203 E, 2008/4591 K, 15.10.2008 T. 2006/84 E, 2008/4597 K.). Açıklanan ve yeni oluşan bu durum karşısında, bankalar, yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin olarak icra dairelerinde yapılacak işlemlerin, 492 sayılı Harçlar Kanununda yazılı harçlardan ve aynı Kanun’da yer alması nedeniyle de tahsil harcından müstesna olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda, şikayetçi banka tarafından, borçluya kullandırılan kredinin geri ödenmesini temin amacıyla icra takibi yapıldığı anlaşıldığından ve dolayısıyla yukarıda anılan yasa hükmü gereğince, alacaklı borçlu ayrımı yapılmaksızın işlemin kendisi harçlardan müstesna olduğundan, icra müdürlüğünce 150/c şerhinin kaldırılması nedeniyle harici tahsil harcının borçludan alınmasına karar verilmesi anılan yasa hükmüne aykırı olduğundan bu yöndeki şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.