Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 757 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13469 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Trabzon İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 30/03/2011NUMARASI: 2011/12-2011/281Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takibe karşı borçlu idarenin, dayanak ilamın daha önce takibe konulduğu ve bu dosya üzerinden borcun ödenmesine rağmen hak düşürücü süre geçtikten sonra yeni bir takip yaparak faiz alacağının istendiği, faize faiz işletildiği ve ilk takipte Anayasanın 46/son maddesi gereğince faiz talep edilmediği, böyle bir talepleri varsa ilk takip dosyasından bakiye borç müzekkeresi düzenlenmesi gerekirken ayrı bir takip yapılmasının usulsüz olduğu belirtilerek icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedilmesi halinde, B.K.’nun 113/2.maddesi uyarınca –halin icabından anlaşılan durum gereği- bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından, alacaklı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebilir. İlama dayalı bu istek, icra müdürlüğünün, ilama aykırı işlemini kapsadığından şikayet süreye tabi değildir.Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan ilamda artırılan kamulaştırma bedel farkının 19/06/2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan kural gereğince, alacaklı açıkça feragat etmediği sürece zamanaşımı süresi içinde tahsilde tekerrür olmamak üzere ilama dayalı eksik kalan asıl ve faiz alacağını ayrı bir takip yaparak talep edebileceğinden, alacaklının ayrı bir takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur.Ancak;Anayasanın 4709 sayılı yasa ile değişik 46/son maddesi hükmüne göre kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde 17/10/2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması talep edilebilir. Bir başka anlatımla, henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedeli için 17/10/2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmaz. Bu oran kararın kesinleşme tarihinden sonrası için hesaplamada dikkate alınacaktır.Bu durumda, mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi sorulup tespit edilmeli, kesinleşme tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun'un 1.maddesi, kesinleşme tarihinden sonra ise Anayasanın 46.maddesinde yazılı faiz oranı tatbik edilerek sonuca gidilmelidirDosyada mevcut takip dayanağı ilamdaki şerhe göre, ilamın kesinleşme tarihi 21/11/2002 olduğu halde bilirkişi raporunda 19/09/2002 tarihi esas alınarak yapılan hesaplama yukarıda açıklanan kurala aykırıdır.Diğer yandan;492 sayılı Harçlar Kanunun 13/j.maddesi gereğince, Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemleri harçtan müstesnadır. Bu durumda, anılan maddeye göre, borçlu idareden tahsil harcı alınması mümkün olmadığından, bilirkişi raporunda, tahsil harcının hesaplamaya dahil edilmesi doğru değildir.O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ilamın kesinleşme tarihi olan 21/11/2002 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmak ve tahsil harcı eklenmeksizin hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile hüküm oluşturulması isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.