Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7447 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 25426 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : Gaziantep 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/06/2009NUMARASI : 2008/292-2009/542Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK. nun 170/3.maddesinin ilk cümlesine göre “...icra mahkemesi, İİK'nun 68/a-4.maddesine göre yapacağı inceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.” Anılan maddede öngörülen bu hüküm gereğince icra mahkemesi bilirkişi incelemesi yapmadan itiraz konusu imzanın borçluya ait olmadığı sonucuna ulaşamaz.Öte yandan, İİK. nun 170/b maddesi göndermesi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 68/a-3. maddesi hükmüne göre; mukayese imzaları ile senet üzerindeki imza arasında yapılacak kıyaslama ile yahut diğer delil ve karinelerden, mahkeme inkar edilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirdiği taktirde itirazın reddine karar verir. Mahkeme hakimine tanınmış bu yetki ancak olumlu yönde kullanılabilir. İmzanın borçluya ait olmadığı görüşüne ise ancak usulüne uygun biçimde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda varılabilir. Bu durumda, mahkemece, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itirazı düzenleyen İİK.nun 170/3. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı kanunun 68/a-4 maddesi gereğince yöntemine uygun olarak imza incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yazılı gerekçe ile imzaya itirazın kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; İİK.nun 170/3. maddesine göre icra mahkemesi aynı kanunun 68/a maddesine göre yapacağı inceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına ve dördüncü fıkra uyarınca şartların oluşması halinde borçlu yararına tazminata ve para cezasına karar verir. Somut olayda, mahkemece borçlunun imzaya itirazı hakkında bilirkişi incelemesi yapılmaksızın itiraz kabul edildiğine göre, yukarıda belirtilen madde hükmüne aykırı olarak takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesi ve ayrıca alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi de doğru değildir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.