Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7398 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 32595 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 30.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK.nun 168/3.maddesinde öngörülen yasal süreden sonra 28.03.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurusunda, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin 28.03.2014 olarak düzeltilmesini ve bonoda keşide yeri olmadığından takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, tebliğ tarihinin 25.03.2014 olarak düzeltilmesine ve takibin İİK'nun 170/a gereğince iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.Somut olayda borçlunun “...” adresine çıkarılan ödeme emrinin komşusu ...’in muhatabın işe gittiğini beyan etmesi üzerine, mahalle muhtarına teslim edilip 2 nolu haber kağıdının kapısına yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği ve beyanı alınan komşusu ...’in imzadan imtina ettiğinin tebliğ evrakı üzerine şerh verildiği görülmüştür. Muhatabın işte oldu??u ibaresinden, adresinden geçici olarak ayrıldığının anlaşılması gerekip ayrıca akşam dönüp dönmeyeceğinin tespiti gerekmez. Ödeme emri tebliğ işlemi bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygundur (HGK.nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı).Öte yandan, borçlunun tebligat yapılan adreste oturmadığı ve beyanı alınan komşusunun olmadığı yönünde bir iddiası da bulunmayıp, borçlunun şikayetinde ileri sürdüğü husus, tebligatın yapıldığı tarihte adres kayıt sistemindeki adresinin farklı adres olup tebligatın bu adrese yapılmadığı nedeniyle usulsüz olduğuna ilişkindir. Ne var ki 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre tebligat muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Dolayısıyla, adrese dayalı kayıt sisteminde yer alan adresin dışındaki bir adrese de tebligat yapılması, mümkündür. Borçlu, tebligat yapılan adresin kendisine ait olmadığını iddia ve ispat etmediği gibi, şikayet dilekçesine ekli 06.08.2013 tarihli vekaletnamede de borçlunun gösterdiği adresin tebligat yapılan adresle aynı olduğu ve tebligatın bu tarihten sonra yapıldığı dikkate alındığında adresin borçluya ait olduğu sonucuna varılmaktadır.O halde mahkemece tebliğ işlemine ilişkin şikayetin reddi ile ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 30.11.2013 tarihine göre İİK.nun 168/3.maddesinde öngörülen yasal süreden sonra 28.03.2014 tarihinde yapılan senedin kambiyo vasfına yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.