Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 737 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9267 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK.nun 438. ve İİK.'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:2) HMK'nun 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Anılan Kanun'un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Diğer taraftan, HMK'nun 298/2. maddesinde de; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa'nın 141.maddesi ile HMK.'nun yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, re'sen gözetilmesi yasa ile hakime yüklenmiş bir görevdir.Somut olayda; borçlu tarafından takibe konu bonodaki imzaya itiraz edilmiş, mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, "davanın reddine, asıl alacağın 894.320,00 TL'nin %20'si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalının asıl alacak 894.320,00 TL'nin % 10'u oranında para cezasına mahkumiyetine," hükmedilmesine rağmen gerekçeli kararda "davanın reddine" ilişkin kısım hüküm fıkrasından çıkartılarak "asıl alacak 894.320,00 TL'nin % 20'si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalının asıl alacak 894.320,00 TL'nin % 10'u oranında para cezasına mahkumiyetine" hükmedilmiş, bu suretle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmiştir. 10.4.1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir.Öte yandan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer verilmeyen bir hususun tavzih yoluyla hüküm fıkrasına ilave edilemeyecek olması tabiidir.Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir. Bu nedenle, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re'sen (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.