MAHKEMESİ: Antalya 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/06/2010NUMARASI: 2010/335-2010/655Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu aleyhinde kambiyo senetlerine mahsuz haciz yolu ile takip başlatılmıştır.Borçlu vekili 11.03.2010 tarihinde icra mahkemesine sunduğu dilekçesiyle, ödeme emrinin usulsüz tebliği edildiğini, durumdan 09.03.2010 tarihinde haberdar olduklarını ileri sürerek, icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ve ayrıca bononun kambiyo senedi vasfı bulunmadığından takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece ödeme emri tebliğinin TK. 'nun 21. maddesine uygun olarak yapıldığı ve dolayısıyla itirazların süresinde olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır....”, Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde de; “Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir...”, Tebligat Kanunu' nun 32. maddesinde ise, “Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda, borçluya gönderilen örnek 10 ödeme emri tebligatı, 05.05.2008 tarihinde, muhatap adreste bulunmadığından 7201 Sayılı Kanun'un 21. maddesine istinaden köy muhtarına teslim edilmiş, ancak yukarıda yazılı Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinin uygulanmadığı ,yani muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususu, Tüzüğün anılan maddesinde sayılan kişilerden sorulup saptanmadığından ve bu durum tebligat parçasına yazılıp usulen tevsik edilmediğinden yapılan tebligat usulüne uygun bulunmamaktadır (HGK'nun 29.12.1993 tarih ve 1993/18-778 E., 876 K.), (HGK'nun 18.04.2001 tarih ve 2001/6-386 E., 389 K.). Borçlu, 09.03.2010 tarihinde takipten haberdar olduğunu beyan ettiğine göre 11.03.2010 tarihinde harçlandırılan dilekçe ile mahkemeye yaptığı başvuru yasal (5) günlük süre içerisindedir. O halde mahkemece tebliğatın usülsüzlüğünün ve beyan edilen öğrenme tarihinin tebligat tarihi olarak tesbitiyle, bu tarihe göre süresinde yapılan itiraz ve şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, süresinde başvurulmadığından bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.