MAHKEMESİ: Antalya 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 23/01/2007NUMARASI: 2006/676-22Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu adına gönderilen ödeme emri tebligatında adres olarak (... .......-ANKARA) yazılı olduğu ve bu adreste birlikte sakin Y. E.'e 10.12.2005 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Konuyla ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1.maddesi hükmü aynen; (Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır). Aynı Kanun'un 16.maddesi ise; (Kendisine tebliğ yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa, tebliğ kendisiyle birlikte aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerinden birine yapılır) yasal düzenlemelerini içermektedir.4829 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile Tebligat Kanunu'nun m. 16' daki "birlikte oturan ailesi efradı" ibaresi "aynı konutta oturan kişiler" şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerinden biri olabileceği gibi, bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabilecektir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için, muhatap ile aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olması gerekir.Somut olayda, borçlunun ödeme emri tebligatı yapılan adreste ikamet ettiği belgelendirilememiş, aksine onun İstanbul İli İlçesi Mahallesi ..... Caddesi, ..Apt. No: ../.. .../...... adresinde ikamet ettiği, sunulan ikametgah senedi ile doğrulanmıştır. Yaptırılan zabıta tahkikatında da tebligat yapılan yerde Y. E. ile eşi satı Ö. ve kızı A. Ö.'in ikamet ettikleri bildirilmiştir. Ödeme emri tebligatında borçlunun adreste bulunmama nedeni gösterilmemiştir. Bu durumda, yukarıda açıklanan yasa maddeleri de gözönüne alındığında yapılan ödeme emri tebligatının usule uygun olmadığı ve daha sonra aynı adreste yapılan diğer tebligatlarda usulsüz bulunmaktadır. Şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de mahkemece dayanılan 25.11.2005 tarihli taahhütname altındaki imzaya borçlu tarafından itiraz edilmiş, bu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı yöntemince tespit edilmeden bu belgeye itibar edilmesi de yerinde görülmemiştir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.