MAHKEMESİ: İstanbul 8. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/04/2009NUMARASI: 2009/674-2009/439Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı, çeklere dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile İstanbul İcra Dairesi’nde icra takibine geçmiş bulunmaktadır. Çekler için, muhatap bankanın bulunduğu yer ile çeklerin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK’nun 50. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HUMK’nun 9. maddesi uyarınca borçlunun ikametgahındaki icra dairesinde de takip başlatılabilir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 14/02/1992 tarih ve 1992/1-5 sayılı kararına göre; keşide yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde anlaşılabilir olması koşulu ile kısaltılmış olarak (“Ank.” ve “İst.” gibi) yazılması mümkündür. Somut olayda takibe konu çeklerden 28/11/2008 tarihli çekin keşide yeri “İST.” olup, keşide yerinin İstanbul olduğu anlaşıldığından, bu çek yönünden takibin İstanbul İcra Dairesinde yapılmış olması, anılan yasa hükümlerine uygundur. Bu nedenle; alacaklı tarafından genel yetkili yer yerine, özel yetkili icra dairesinin seçilmiş olması burada takip yapılmasına engel teşkil etmez. Ayrıca, İİK’nun 50/1. maddesinin ikinci cümlesine göre, çekin akdin yapıldığı yer (keşide yeri) icra dairesinde takibe konulabilmesi için, borçlunun takip zamanında orada bulunması zorunlu değildir. HUMK’nun 10. maddesinde yer alan bu şart; İİK'nun 50/1. maddesinde öngörülmemiştir. Bu durumda takibin İstanbul İcra Dairesinde yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, 28/11/2008 tarihli çek yönünden yetki itirazı reddedilerek işin esasının incelenmesi gerekirken her iki çek için de yetki itirazının kabulü ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18/01/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.