Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6995 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3927 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: İstanbul 6. İcra MahkemesiTARİHİ: 31/01/2006NUMARASI: 2005/90-78Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki her iki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu Esra Öztürk vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE;2-Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Borçlu R. Ş çekteki ciro imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürerek itiraz etmiştir.Alacaklı vekili , B. 32. Noterliğinin 10.3.2000 tarihli vekaletnamesini ibraz ederek, ciro imzasının vekaleten K k tarafından atıldığını ileri sürmüştür.Anılan vekaletnamenin incelenmesinde ,borçlu R. Ş’in çek keşide ve ciro etme yetkisini de içerecek şekilde K K’u vekil tayin ettiği tesbit edilmiştir.Bu vekaletname kapsamına göre K K borçluyu ticari işlerinde ve bankalarda temsil etmektedir. Vekaletnamede öngörülen kapsamlı yetki nedeniyle K. K’un borçlunun ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanununun 449. maddesine göre ticari mümessil bir ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı kanunun 450/l. maddesinde de ticari mümessilin, hüsnüniyet sahibi 3. şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesinin gayesine dahil olan bütün tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayıldığı belirtilmiştir. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyiniyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür. (HGK. 30.1.1980 tarih 1979/1692 Esas, 1980/170Karar) Kaldı ki; Somut olayda borçlu tarafından vekile, açıkça çek düzenleme yetkisi verilmiştir. Çekin “vekaleten” imzalandığı yazılmasa dahi yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren bu çekten dolayı sorumludur.Bu nedenlerle İcra Mahkemesinin vekaleten atılan imzanın imza sahibini bağlayacağı ve davacının sorumlu olmayacağı nedenine dayalı iptal gerekçesi doğru değildir.Ancak, takip dayanağı çek K. K emrine düzenlenmiştir. Kambiyo senetleri ile ilgili hak sahipliğini ispat külfeti hakkındaki TTK. nun 598. ve 702. maddelerinde “senedi elinde bulunduranın kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılacağı” ön görülmüştür. Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde, dayanak çekin arka yüzünde ilk cironun lehtara ait olmadığı R Ş’eait olduğu ikinci cironun ise, çek lehdarına ait olup onun cirosu ile takip yapan alacaklıya geçtiği görülmüştür. Bu durumda borçlu R. Ş lehtar tarafından yapılmış geçerli bir ciro bulunmaması nedeniyle anılan borçlunun cirosu yok hükmünde sayılacağından,alacaklının bu borçluyu takip hakkı bulunmamaktadır.O halde Mahkemece borçlu R. Ş hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi açıklanan nedenle sonucu itibari ile doğru olup sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir.SONUÇ:Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda (2).madde de açıklanan nedenlerle sonucu doğru Mahkeme kararının İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA),11.20 onama harcının mahsubuna, bakiye 1 YTL harcın temyiz edenden alınmasına, , 4.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.