Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6852 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4316 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Ankara 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/12/2006NUMARASI: 2006/533-902Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı bankanın takibine dayanak yaptığı ipotek akit tablolarının incelenmesinde ipoteğin doğmuş ve doğacak borçların teminatı olarak (akitlerde belirtilen limitle) kurulmuş limit ipoteği olduğu görülmüştür. Akit tablosunda yer alan akdi faiz, temerrüt faizleri v.s. alacaklar dahi bu limit dahilinde mütalaa edilmek zorundadır. Aksinin düşünülmesi bir ipotek tablosunda aynı borç için hem kesin borç ipoteği, hem limit ipoteği kurulması gibi imkansız bir durum meydana getirir. Bu nedenle taşınmaz maliki olan müştekinin takip konusu borç nedeniyle taşınmazlarının sorumluluğu akitlerde yer alan miktarla sınırlıdır. Ancak bu husus şikayet konusu yapılmamış ipotek borçlusu-müşteki icra dosyasına müracaatla taşınmazlarının toplam borçtan sorumlu olduğu miktarının hesaplanmasını istemiş, icra müdürlüğünce yapılan hesaplama sonucunda 132.250.00 YTL borcun olduğu tesbit edilerek bu miktar icra dosyasına yatırılmış ve İİK 150/c maddesi gereğince konulan şerhlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. İcra müdürlüğünün 4.9.2006 tarihli bu kararı icra mahkemesi denetiminden geçmeksizin kesinleşmiştir. Kural olarak icra müdürü kendi verdiği karardan dönemez. Ancak aynı tarihli alacaklının talebi üzerine ipoteğin limit ipoteği olduğundan bahis edilerek henüz nakde çevrilmemiş teminat mektuplarının da olduğundan bahisle ipoteğin kaldırılması yönündeki kararından rücu edilmiştir. Öncelikle belirtelim ki, alacaklı takibinde mer'i teminat mektupları bedellerinin depo edilmesini istemediği gibi, borçtan sorumlu olan taşınmazların sorumluluk miktarı akitlerde yeralan miktar ile sınırlı olduğundan bu sınırın aşılması suretiyle talepte bulunması yasal olmadığı gibi, icra müdürünün kendi kararından mahkeme kararı olmaksızın rücu ederek (doğru verdiği) ilk kararın neticelerini ortadan kaldırır biçimde verdiği 2. karar da doğru olmadığından mahkemece müşteki malik borçlunun şikayetinin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/04/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.