Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6775 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2070 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Fatsa İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/09/2007NUMARASI: 2006/66-2007/50Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İcra takibinin dayanağı olan ilamda artırılan kamulaştırma bedel farkının tapuda ferağ tarihi olan 07.09.2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İlamda, oran belirtilmeyip, ödemenin (yasal faizi) ile birlikte yapılacağının hüküm altına alınması halinde, faiz oranlarının (uyuşmazlığa uygulanması gerekli yasada öngörülen şekilde) belirlenmesi gerekir. Öte yandan, faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedildiğinden Borçlar Kanunu’nun 113/2. maddesi uyarınca (halin icabından anlaşılan durum gereği), bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından alacaklı, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı faizi yukarıda açıklanan niteliğinin belirlenmesinden sonra bu orana göre talep edebilir. İlama dayalı bu istek, icra müdürünün (ilama aykırı) işlemini kapsadığından süreye tabi değildir. Anayasanın 4709 sayılı yasa ile değişik 46/son maddesi hükmüne göre kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacaklı için öngörülen en yüksek faizin uygulanması talep edilebilir. Bir başka anlatımla, henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedeli için 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacaklı için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmaz. Bu oran kararın kesinleşme tarihinden sonrası için hesaplamada dikkate alınacaktır. (HGK.nun 06.07.2005 tarih ve 2005/12-471 sayılı kararı)Bu durumda, mahkemece dayanak ilamın 31.01.2002 kesinleşme tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 1. maddesi, kesinleşme tarihinden sonra ise Anayasanın 46. maddesinde yazılı faiz oranı tatbik edilerek sonuca gidilmelidir.Ancak, yapılan hesaplamada borçlunun sıfatı nazara alınarak Bütçe Kanunlarında yer alan faiz oranlarının uygulanması gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır. 4833 sayılı 2003 yılı Bütçe Kanunu’nun faizle ilgili 51/t maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 22.01.2004 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. 2005 yılı Bütçe Kanunu’nda yer alan faize ilişkin 37/e maddesi de 5335 sayılı yasayla yürürlükten kaldırılmıştır. Bu esaslar dairesinde 2004 yılı için faiz oranı 2004 yılı Bütçe Kanunu’nun 49/o maddesine göre hesaplanacak; 2005 yılı için ise Bütçe Kanunundaki faiz oranı 01.05.2005 tarihine kadar hesaplamada dikkate alınacaktır. Bütün bu açıklamalar yukarıda değinildiği gibi dayanak ilamın kesinleşme tarihinden öncesine ait faizin hesaplanması içindir. Kesinleşme tarihinden sonraki dönem faizin Anayasanın 46. maddesinin son fıkrasına göre ödeneceği yukarıda açıklanmıştır.O halde, mahkemece şikayetin yukarıdaki kurallara göre değerlendirilip sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.