Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 676 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26751 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu vekili, müvekkili aleyhinde yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibi sırasında icra mahkemesine yaptığı başvurusunda sair şikayet nedenleri yanında, müvekkiline gönderilen örnek 10 numaralı ödeme emri tebliğ işleminin ve 103 davetiyesi tebligat işleminin de usulsüz olduğunu, 103 davetiyesi tebligatı yapılan adreste tebligat yapılan kayınvalidesi ile birlikte oturmadıklarını, kayınvalidesinin başka bir adreste oturduğunu beyanla bu usulsüz tebligatlardan 12.08.2014 tarihinde haberdar olduğunu beyanla şikayette bulunmuştur. Mahkemece 29.06.2013 günü yapılan 103 davetiye tebligatının usulüne uygun olduğu kabul edilerek, bu husustaki şikayetin reddine karar verildikten başka, 10 örnek ödeme emri tebligatı tarihinin de 29.06.2013 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. 7201 Sayılı Tabligat Kanunu’nun 16.maddesine göre; "kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır." 4829 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Tebligat Kanunu'nun 16. maddesinde yer alan "birlikte oturan ailesi efradı" ibaresi "aynı konutta oturan kişiler" şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönündeki iddia mahkemede her türlü delille kanıtlanabilir. HGK.nun 2003/12-600 Esas-606 Karar ve 22.10.2003 tarihli kararında da işaret edildiği gibi "borçlu vekili şikayetinde maddi vakıalara da dayanarak tebligatın usulsüzlüğünü öne sürdüğüne göre duruşma açılıp, ileri sürülen maddi vakıaların incelenmesi zorunludur".Somut olayda, 22 örnek davetiye evrakının, borçlunun.... Mah.... Sok. No:.. ..... adresinde “muhatabın işe gittiğini, aynı konutta oturduğunu beyan eden kayın validesi.... imzasına” tebliğ edildiği şerh verilerek Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği görülmüştür.O halde mahkemece; şikayetçi, tebligat mazbatasında belirtilen kayınvalidesi ile “aynı konutta oturduğu ”na yönelik beyanın aksine, farklı adreste oturduklarını iddia ettiğine göre, duruşma açılarak HGK kararı uyarınca borçlunun ileri sürdüğü hususlarla ilgili deliller toplanarak ispatlamasına imkan tanınmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile dosya üzerinde yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.