Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6639 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 25021 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: İstanbul 7. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 11/08/2009NUMARASI: 2009/1668-2009/1356Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından, bonoya dayalı olarak borçlu .... hakkında, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlandığı, icra takibine itiraz eden borçlu vekilinin ise takip dayanağı bonodaki imzanın şirketi temsilen atıldığını ve müvekkilinin borçtan şahsen sorumlu tutulamayacağını ileri sürdüğü görülmektedir. Başvuru, bu hali ile, İİK. nun 168/5.maddesi kapsamında olup, aynı kanunun 169.maddesi uyarınca borca itiraz niteliğindedir. Borca itirazın ise, İİK. nun 168/5.maddesi uyarınca ödeme emri tebliği üzerine yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 29.06.2009 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise, İİK. nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 31.07.2009 tarihinde icra mahkemesine verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; TTK.nun 688/7. maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için "…senedi tanzim edenin imzasını" ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak kabul edilmemiştir. TTK.nun 690.maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 589.maddesi gereğince, şirketin münferit temsilcisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imzanın kendisini sorumluluktan kurtaracağı düşünülemez. Yine, TTK. nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 613. ve 614/1. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekmez. Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Takip dayanağı bono üzerinde borçlu .... ait iki adet imza bulunması nedeniyle, bu imzalardan birinin ...., diğerinin ise şahsen atıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle, mahkemece, muteriz borçlunun borçtan şahsen sorumlu tutulamayacağı nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi de yasaya uygun bulunmamıştır.Öte yandan, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK. nun 169/a-5 maddesi uyarınca; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” Mahkemece, borçlunun, borca itirazı kabul edildiğine göre, anılan yasa hükmüne göre takibin durdurulması yerine olayda uygulama yeri bulunmayan İİK. nun 170.maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi de doğru değildir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.