Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6604 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 26451 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 18/07/2008NUMARASI: 2008/1047-2008/902Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Dava dilekçesinde borçlulardan B…. Ltd. Şti., takip konusu bonolarda şirket imzasının bulunmadığını belirtmiş, diğer itiraz nedenleri olarak da tüm borçlular; başvuru formu altında bulunan kısımlar kesilerek sonradan vade ve tanzim tarihleri eklenerek senetlerin kambiyo senedi haline getirildiğini, temerrüdün oluşmadığını itirazen ileri sürmüşlerdir.Mahkemece verilen 19.10.2007 tarihli kararda borçlu B.... Ltd. Şti.nin imza itirazı incelenerek kabulüne karar verilmiş, diğer itirazlarla ilgili olarak olumlu - olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. Söz konusu karar A. S.. ve diğer borçlular tarafından temyiz edilmiş, bilahare de bu borçlularca temyiz isteğinden feragat edilmesi üzerine, mahkemece 28.11.2007 tarihli ek kararla feragat nedeniyle temyiz taleplerinin reddedildiği görülmüştür. Bu durumda borçluların B … Ltd. Şti.nin imza itirazı dışındaki itirazları ile ilgili olarak alacaklı yönünden usulü müktesep hak oluşmuştur. Bu kararın alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04.03.2008 tarihli kararı ile A. S.’ın imza itirazı bulunmadığından bu yönden takibin durdurulması kararı doğru olmadığı gibi, BRM… Ltd. Şti. yönünden de bozmadan önce itirazın reddine karar verildiğinden ve bozma kapsamı dışında tutulduğundan ret kararının kesinleşmesine rağmen bu borçlu yönünden de takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi uygun bulunmayarak karar bozulmuştur.Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyulmasına ve daha önceki karar da alacaklı lehine bozulmasına rağmen söz konusu senetlerin sözleşmeden kesildiğine ilişkin itirazlar da daha önce incelenmeyerek ve temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu aşamada kesinleşen hususların mahkemece yeniden inceleme konusu yapılarak karar verilmesi doğru değildir.Mahkemece borçlu A. yönünden de Dairemiz bozma kararına uyularak ret kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.