Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6571 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3188 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. İcra MahkemesiTARİHİ: 09/11/2005NUMARASI: 2005/378-1182Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu süresinde yazı ile yazılan bedel bölümünde tahrifat yapıldığını taraf imzasının kendisinin eli ürünü olmadığını öne sürerek takibin iptalini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda paraf imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının belirlenemediğinin ifade edilmesi üzerine takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.Herhangi bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik araç gereç yardımıyla Binoküler mikroskopla büyütülerek kıyaslama, ultraviole lambası ve ınfraded ışınları altında tahrifat, belgelerin arka yüzündeki yatık ışık verilerek Fülaj izi görüntüsü, alttan aydınlatmalı lambalarla imza kopyacılığı, grofolojik, grafoloyik, grafometrik esaslar içerisinde milimetrik mukayeseli ölçümler ve belgelerin niteliğine göre gerekli değişiklik fenni metodlarla yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklemesi şarttır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hangi ortamda ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamış; sadece, grofolojik ve grafometrik metotların uygulandığının belirtilmesiyle yetinilmiş, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmamıştır. Bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamaz.Mahkemece yapılması gereken iş, itiraza konu belge asılları ve yöntemince toplanmış karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikteki diğer belgeler üzerinde, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesidir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi rapourna dayalı karar verilmesi isabetsizdir. (HGK.30.5.2001 tarih ve 2001/12-246 Esas 2001/467 karar sayılı kararı.)Kabule göre de, ilavenin 495.000.000 TL olup bu miktar dışında kalan kısma yönelik borçlunun itirazının reddine karar verilmesi gerekirken tümden takibin iptali yönünde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, ayrıca İİK’nun 4949 sayılı kanunla değişik 169/a-b maddesine aykırı şekilde arttırım sebebi gösterilmeden alacaklının %20 oranın üstünde %40 oranından inkar tazminatından sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.