Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6449 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 25475 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Ankara 16. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 28/06/2010NUMARASI: 2010/712-2010/669Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : TTK.nun 690. maddesi yollamasıyla uygulanması gerekli aynı kanunun 662. maddesinde dava açılmasının zamanaşımını keseceği belirtilmiştir. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmiş, bu davanın kimin tarafında açılacak bir dava olduğu hususunda açıklık getirilmemiştir. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan davanın da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.1.1996 tarih 1996/12-654 esas 1996/805 karar sayılı ve HGK.nun 22.2.1984 tarih ve 1981/10-716 E. - 1984/141 K. sayılı kararları ile de aynı ilke kabul edilmiştir. TTK.nun 662.maddesinde zamanaşımının kesilmesi özel olarak düzenlenmiş iken, (zamanaşımının durması) ile ilgili bir hüküm mevcut değildir. TTK.nun 1.maddesinin yollaması ile Borçlar Kanununun zamanaşımının durmas??na ilişkin hükümleri ve bu arada BK.nun 132.maddesi ticari senetler içinde uygulanacaktır. (Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Çek, 1998 Baskı sahife:305 vd.) (...... , Çek Hukuku, 2003 Baskı sahife:291) BK.nun 132/son maddesine göre; zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kaldırılmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Somut olayda borçlu hakkında 20.12.2004 vade tarihli 15.000 Tl bedelli bonoya dayanılarak 29.03.2005 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlandığı borçlu tarafından 01.04.2005 tarihinde Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesine 2005/162-2008/289 sayılı menfi tesbit davasının açıldığı, bu davada 19.06.2008 tarihinde karar verildiği ve kararın 27.04.2010 tarihinde kesinleştiği, bu durumda 01.04.2005 ile 27.04.2010 tarihleri arasında zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.