Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6423 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 20285 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Konya 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/04/2011NUMARASI : 2011/265-2011/485Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :01.02.2011 takip tarihi itibariyle İİK'nun 50/1. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HUMK'nun 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde (icra dairesinde) dava açılabilir, takip yapılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer ilk önce tarafların açık veya zımni isteğine göre belirlenir. Bu hususun anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin yerine getirileceği yer, BK'nun 73. maddesine göre saptanmalıdır. Ayrıca İİK'nun 50/1. maddesinin ikinci cümlesine göre de takip, aktin yapıldığı yer icra dairesinde de başlatılabilir. Ancak bu hükümlerin uygulanabilmesi için akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; takip alacaklısı iki adet faturaya dayalı olarak genel haciz yolu ile takip başlatmış, borçlu yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçede faturaların şirket kayıtlarında yer almadığını, ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu olmadığını ileri sürerek borca, faize ve ayrıca icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, yetkili icra dairesinin, kendi ikametgahının bulunduğu Ankara İcra Daireleri olduğunu ileri sürmüştür. Alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurması üzerine, borçlu 30.03.2011 tarihli cevabında, alacaklı ile aralarında bir sözleşmenin ve dolayısıyla sözleşmeden doğan para borcunun olmadığını ileri sürmüş, alacaklı ise böyle bir sözleşme ortaya koyamamıştır. Bu durumda akdi ilişkinin varlığı ispatlanamadığından, BK'nun 73. maddesine göre alacaklının ikametgahı olan Konya İcra Dairelerinin yetkili icra dairesi olarak kabulüne imkan bulunmamaktadır. O halde mahkemece yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi gerekirken yetki itirazının kaldırılması ile takibin devamına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.