Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6399 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 25706 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Mersin 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/06/2010NUMARASI: 2009/1225-2010/432Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu Yücel Kulcu'nun (vekilinin) temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; TTK.nun 613. maddesine göre bononun yüzüne konulan her imza aval niteliğinde olduğundan ve bono üzerinde "kefil" ibaresi bulunsa dahi bu durum, aval olarak nitelendirileceğinden, takip dayanağı senedi kefil sıfatıyla imzalayan muteriz borçlu ....... aval veren sıfatını taşır. Mahkemece aval verenin, yapılan haciz işlemi sırasında borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunmuş olması nazara alınarak, bu nedenle itirazının reddine karar verilmişse de, borçlu aval verenin borca (itfa) itirazından sonra, hakkında yapılan haciz işlemi sırasında borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunmuş olması daha önceden icra mahkemesi nezdinde yapmış olduğu borca itirazı hükümsüz kılmaz. Başka bir değişle, bu durum itirazın incelenmesi isteğinden vazgeçildiği sonucunu doğurmaz. Diğer yandan TTK. nun 614.maddesi hükmüne göre aval veren kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumludur. Lehine aval verilen borçtan kurtulduğu oranda aval veren de borçtan sorumlu tutulamaz. Bu durumda mahkemece aval veren yönünden de belirtilen bu ilkeler çerçevesinde itirazın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde itirazının reddine karar verilmesi doğru değildir. Borçlu ..... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 17.03.2010 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 1 nolu bendinde 14.12.2009 tarihi itibariyle işlemiş faiz miktarları ve borçlu tarafça yapılan kısmi ödemeler nazara alındığında bakiye borcun 3.071,56 TL olarak kabulünün gerektiği yönündeki görüşü hükme esas almaya elverişli nitelikte olup mahkemece, 3.071,56 TL asıl alacak ile 22.12.2009 takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabı üzerinde kalan alacağın iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takip tarihi itibariyle 3.118,78 TL asıl alacak ile 11.36 TL işlemiş faizi üzerinde kalan alacak ve faiz kalemlerinin iptaline şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, İİK'nun 169a/2. madde koşullarında takipten önce borcun bir kısmı ödendiğinden tüm senet miktarı üzerinden takip yapan alacaklının “kötü niyetli “olarak kabulü ile anılan madde 6. fıkrası uyarınca tazminat ve para cezasına hükmedilmemesi de isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.