Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 632 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 20270 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Kartal 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/05/2010NUMARASI: 2010/259-2010/599Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, takip tarihinden itibaren %42 oranında faiz talep edildiği, istenen bu faizin oranına borçlu tarafından itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. İcra müdürlüğünce 26.03.2010 tarihinde dosya hesabının yapılması üzerine, borçlu tarafından, talep edilen faizin yasal olmadığı belirtilerek icra mahkemesine başvurulduğu görülmüştür. Başvuru bu hali ile icra müdürlüğünce yapılan hesaplamaya yönelik şikayet niteliğinde olup, İİK.nun 16.maddesine dayalıdır ve anılan maddenin 1.fıkrasına göre öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gerekir. Somut olayda borçluya anılan hesap tablosu tebliğ edilmediği gibi hesaplamanın 26.03.2010 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde, borçlunun 29.03.2010 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun yasal sürede olduğunun kabulü gerekir. Takip dayanağı belgenin niteliğine göre, takipten sonra talep edilen %42 faiz oranı, “avans faizi uygulanması” istendiğini gösterir. Dairemizin süreklilik kazanan yerleşik içtihatlarında açıklandığı üzere takip tarihinde 3095 Sayılı Kanunun 2/2.maddesinde öngörülen avanslarla ilgili ticari işlerdeki temerrüt faiz oranı % 30 olup 01.01.2006 tarihinde ise % 25 tir. Bu durumda avans faiz oranının üzerinde olan %42 oranına itiraz edilmediğinden faiz oranının ilk değişim tarihi olan 01.01.2006 tarihine kadar istenen %42 oranı kesinleşmiş ise de, 01.01.2006 tarihinde oran %30 olarak değiştiğinden icra müdürlüğünce bu tarihten itibaren bu orana ve daha sonraki tarihlerde de dönem dönem değişen avans faiz oranlarına göre % 42'yi aşmamak koşulu ile faiz hesaplamasının yapılması gerekir. O halde mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda ve Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle borçlunun hesap tablosuna yönelik şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, başvurunun borca itiraz olarak vasıflandırılarak istemin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.