Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6108 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 27050 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: Kadıköy 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/10/2008NUMARASI: 2008/1256-2008/1283Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) Alacaklı vekilinin tellaliye harcına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 68.maddesinde; tellallık harcını, mal ve ürünlerini satan gerçek ve tüzel kişilerin ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, harcın sorumlusu ihalede malı satılan borçludur. Ancak, bu harç borçluya ait ise de, onun adına bu harcı yatıran alıcı daha sonra herhangi bir hükme gerek olmaksızın bu parayı borçludan geri alabilir.(İİK. m.12) Öte yandan tellaliye harcı 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereği alındığından, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesinde öngörülen istisnanın anılan harç yönünden uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle alacaklının tellaliye harcına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,2) Alacaklı vekilinin damga vergisi alınmasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5281 Sayılı Kanununun 8.maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun damga vergisinden istisna edilen işlemleri kapsayan (2) sayılı tablosuna 35 numaralı fıkra eklenmiştir. Bu fıkraya göre; “5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (12) numaralı bendi kapsamındaki işlemler nedeniyle düzenlenen kâğıtlar,” damga vergisinden istisna tutulmuştur. 5422 sayılı Kanun, 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13.06.2006 tarihli 5520 sayılı "Kurumlar Vergisi Kanunu"nun 36. maddesi gereği yürürlükten kaldırılmış ise de, 21.06.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 1/5.maddesindeki; “Diğer kanunlarla 5422 sayılı Kanuna yapılmış olan atıflar, ilgili olduğu maddeler itibarıyla bu Kanuna yapılmış sayılır” düzenlemesi karşısında, 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun 35. Fıkrasında yapılan atfın 5520 sayılı Kanunun 5.maddesine yapıldığının kabulü gerekir.5520 Sayılı Kanun 5/1-f maddesi gereğince; “Bankalara borçları nedeniyle kanunî takibe alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık bankalara veya bu Fona devri….”, istisna kapsamında sayıldığına göre, bankaların yalnızca kredi sözleşmesinden kaynaklanan değil, her türlü alacaklarının tahsili için yaptıkları icra takibi nedeniyle yapılan ihale sonucu taşınmazı alacaklarına mahsuben almaları halinde, anılan işlemin damga vergisinden müstesna olduğunun kabulü gerekmektedir.O halde alacaklı bankanın damga vergisine yönelik şikayetinin kabulü yerine reddi isabetsizdir.3- Alacaklı vekilinin katma değer vergisinden sorumlu olmadıklarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. maddesinde,’Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir.’hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 1. maddesinin (d) bendinde ‘müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış 15 ve 48 seri nolu Katma Değer Vergisi genel tebliğlerinin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen bölümünde cebri icra, izaleyi şuyu, ipoteğin paraya çevrilmesi ve tasfiye nedenleriyle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Yasa maddesi ve uygulamaya ilişkin tebliğler birlikte değerlendirildiğinde müzayede mahallerinde yapılan aleni ve özel satışlar ile cebri satışların ticari olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Yüksek Mahkeme olan Danıştay’ın kararları da bu yöndedir. Uygulamada cebri icra satışlarında KDV alınmakta olup KDV Kanununda cebri icra ile ilgili özel bir düzenleme mevcut değildir. Cebri icradaki KDV alımı, Katma Değer Vergisi Kanununun 1/3-d bendi uyarınca yapılmaktadır. Yasa koyucu Katma Değer Vergisi Kanununun 11. ve sonraki maddelerinde, kanunun 1. maddesine göre KDV den sorumlu olanlarla ilgili olarak bazı hallerde muafiyete ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Katma Değer Vergisi Kanununun 17.maddesinin değişik (r) bendinde ‘bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri’nin KDV den muaf olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda Danıştay kararları, Yargıtay ve diğer Daire görüşlerine ve uygulamaya uygun olarak yeniden oluşturulan içtihatlarımız doğrultusunda, alacaklı banka, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV den muaftır.Somut olayımızda alacaklı banka, kredi alacağından dolayı icra takibi başlatmış, kesinleşen takip üzerine yapılan ihalede borçluya ait taşınmazı alacağına mahsuben almıştır. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere alacaklı banka KDV uygulamasından muaf olacağı için kendisinden bu konuda ödeme yapılması istenemez. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile KDV alınmasına ilişkin icra memuru işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile şikayetin reddi doğru değildir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2). nolu bentte yazılı nedenlerle damga vergisi, (3). nolu bentte yazılı nedenlerle KDV yönünden İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.