Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6043 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 30250 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İstanbul 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/07/2011NUMARASI: 2011/755-2011/814Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Çeke dayalı kambiyo takibinde borçlu vekili, yetki itirazında bulunmuş, İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi 19.07.2011 tarihli kararı ile Kadıköy İcra Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı vermiş, karar 08.09.2011 tarihinde borçluya tebliğ edilmesine karşın borçlu 23.01.2012 tarihinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmiş, mahkemece HMK.'nun 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. HMK'nun 20. maddesinde; "Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir" hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan muhatabın adreste bulunmaması halini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28.maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir" hükmü yer almaktadır. Bu itibarla Tebligat Tüzüğünün 28.maddesi uyarınca muhatabın adreste bulunmama nedeni tevsik edilmeden Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersiz olmaktadır. Somut olayda tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini araştırmadan muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlamıştır. Bu durumda anılan tebligat yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca usulsüz olup, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun icra mahkemesine bildirdiği 23.01.2012 öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece, borçlunun süresi içinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini istemediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, borçluya yapılan karar tebliğ işlemi usulsüz olup borçlunun bildirdiği tarih dikkate alınarak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.