MAHKEMESİ: Küçükçekmece 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/08/2009NUMARASI: 2009/339-2009/823Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Takip dayanağı Küçükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.12.2007 tarihli kararına göre 6930,00 TL ecrimisil alacağının dava tarihi 25.10.2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş olup, ilam alacaklı tarafından 27.02.2009 tarihinde takibe konulmuştur. Borçlunun işlemiş faiz miktarının fahiş olduğu iddiasına dayalı şikayeti üzerine, mahkemece 11.06.2009 tarihli ara kararı ile bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek, bu inceleme için 150.00.YTL. bilirkişi ücretinin mahkeme veznesine depo edilmesi için borçlu vekiline kesin süre verildiği görülmektedir.HUMK.'un 163 ve 159. maddeleri, taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapmaları için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hâkimin takdirine bırakılmıştır. Süre tayini hâkimin takdirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hâkimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede taraf belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Özetlemek gerekir ise; kesin süre, hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanmıştır.HUMK.'un 275. maddesi, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasını öngörmektedir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.Somut olayda dava tarihinden takip tarihine kadar talep edilebilecek işlemiş faiz miktarının hesaplanması, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile mümkün olup, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmemektedir. Mahkemece anılan konuda bilirkişi incelemesine karar verilmesi ve hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin süre tayin edilmesi yukarıda açıklanan yasa hükümlerine uygun değildir. Kaldı ki borçlu kesin süreden sonra ve karar duruşmasından öncede öngörülen bilirkişi ücretini yatırmıştır. Bu durumda kesin süreden beklenen amaç da elde edilmiştir. O halde anılan tarihler arasındaki faiz miktarı mahkemece denetlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi ücreti yönünden kesin süreye uyulmadığından bahisle istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.