Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5704 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4905 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/06/2008NUMARASI: 2007/2595-2008/695Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından borçlu vekilinin bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;TTK.nun 730. maddesi yollaması ile uygulanması gereken aynı kanunun 662. maddesinde dava açılmasının zamanaşımını keseceği belirtilmiştir. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmiş bu dava kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda açıklık getirilmemiştir. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yoluyla ileri sürdüğü takdirde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan davanın bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. (HGK.nun 20.01.1996 tarih 1996/12-654 E 1996/805 K. sayılı ve HGK.nun 22.02.1984 tarih 1981/10-716 E. 1984/141 K. sayılı kararı ile aynı ilke kabul edilmiştir.) HGK.nda da belirtildiği üzere borçlunun açacağı menfi tespit davasını alacaklının yargılamaya katılarak defi yoluyla alacaklı olduğunu ileri sürmesi zorunludur.Somut olayımızda borçlu K. Ö.. ve arkadaşları tarafından menfi tespit davasında takip alacaklımız taraf olmadığı gibi davaya bir katılımı ve defi yoluyla bir alacağı olduğunu ileri sürmesi gibi bir durumda mevcut değildir. Bu durumda borçlu tarafından açıldığı iddia edilen bu menfi tespit davası alacaklının takibini engellemeyeceğinden zamanaşımını kesmez.Şikayete konu takibe ilişkin olarak 17.10.2006 tarihinde alacaklı tarafından haciz talep edilmiş ve buna ilişkin müzekkerelerin yazıldığı bilahare alacaklının 09.10.2007 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak yeniden haciz talep ettiği görülmüştür.Çekler hakkında uygulanması gereken TTK.nun 726. maddesine göre zamanaşımı süresi 6 ay olduğundan yukarıda belirtilen işlem tarihleri arasında alacaklı tarafından zamanaşımını kesen takip hukukuna ilişkin bir işlem yapılmadığından zamanaşımı gerçekleşmiştir.Mahkemece yukarıda belirtilen nedenlerle zamanaşımı itirazının kabulüne karar vermek gerekirken aksi düşüncelerle reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.