Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5266 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2700 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2013/622-2013/802Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Tuncer Kaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlular aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlular diğer fesih sebepleri yanında borçlu Havva Ünal'a çıkartılan satış ilanı tebligatlarının da usulsüz tebliğ edildiğini belirterek taşınmaz ihalesinin feshini talep etmiş Mahkemece şikayetin reddine , şikayetçilerin ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verilmiştir.İstanbul Anadolu 20. İcra Müdürlüğü'nün 2012/14103 sayılı takip dosyasında borçlu H.. Ü..'ın Cumhuriyet Mahallesi Camiiçi Sokak. No:9A iç kapı no:A Üsküdar /İstanbul adresine gönderilen satış ilanının tebliğine ilişkin tebliğ evrakı üzerine ''Mernis Adresi'' ibaresinin yazıldığı tebligatın 29.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre ; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.''Tebligat Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2.maddesinde; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır'' düzenlenmesine yer verilmiştir.6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde ''...Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanunu'na intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai haller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun Çözülebilecektir'' denilmiştir.Tebligat Kanunu'nun 10.maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında farkbulunmamaktadır. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, tebligat, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, muhatabın başka adresinin bilinmediği gerekçesiyle adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan 21/2. maddeye göre tebligat çıkartılması yasanın amacına uygun değildir. Bu davranış Anayasanın 36.maddesine aykırı olduğu gibi muhatabın savunma hakkının da kısıtlanması anlamına gelir.Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesi aynı zamanda özünde cezalandırmayı da amaçlayan bir düzenleme içermektedir. Yasa koyucu 5490 Sayılı Kanuna göre doğru adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildirmeyen vatandaşı cezalandırmak amacını gütmüştür. Ancak Tebligat Yasasının dar yorumlanması, geçerli bir mazereti nedeniyle yeni adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildiremeyen veya önemli bir mazereti nedeniyle (yatarak hastahanede tedavi gören hasta gibi) bir kaç aylığına adresinden ayrılmak zorunda kalan vatandaşın cezalandırılmasına neden olur. Yasanın yorumunda yardımcı kaynak olan madde gerekçelerini dikkate almak gerekir. Tebligat Kanunu'nda değişiklik yapılan madde gerekçelerinden de açıkça anlaşılacağı üzere iki veya üç tebligatla sorun çözülmek istenmiştir. Hem yasa metninde, hem yasanın uygulanmasını gösteren yönetmelikte ve hem de madde gerekçesinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde doğrudan 21/2'ye göre tebligat yapılacağı açıklamasına yer verilmemiş, bilakis bildirilen adrese tebligat yapılamaması halinde 21/2'ye göre tebligat yapılacağı önemle vurgulanmıştır. Adres kayıt sistemindeki adres tebligat yapılamayacağı açıkça anlaşılan bir adres olmadığı için, öncelikle normal bir tebligat çıkartılarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'ninin 30. maddesinde muhatap lehine olan araştırmaların yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işleminin yerine getirilmesi gerekir.Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat savunma hakkı ile de sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.12.2009 tarihli ve 2009/12-563E.-2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, takip borçlusunun hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciiye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.Somut olayda borçlu H.. Ü..'ın C. Mahallesi C.i Sokak. No:9A iç kapı no:A Üsküdar /İstanbul adresine satış ilanı TK.'nun 21/2 maddesi uyarınca tebliğe çıkartılmış olup bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığı veya bu adrese tebligat yapılamadığı hususu tespit edilmeden doğrudan mernis adresine TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartılan tebligat usulsüzdür.Her ne kadar posta dağıtıcısı T.K.'nun 21/1. maddesine göre tebliğ işlemini gerçekleştirmeye çalışmışsa da , tebligattaki şerh incelendiğinde beyanı alınan komşunun isminin tespit edilmediği veya o komşunun tesbitine elverişli hangi dairede oturduğu, bayan mı erkek mi olduğu gibi hususların tespit edilmediği yani komşunun kim olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmadığı TK.'nun 21/1. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır.Borçlu H.. Ü..'ın K. Mah.Hacı A. Cad. M. Sokak No:17/11 Üsküdar /İstanbul adresine çıkartılan diğer satış ilanı tebligatının “Gösterilen adreste muhatabın birlikte sakin yengesi A. D.imzasına tebliğ edildi.” şerhiyle 26.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, anlaşılmaktadır.Tebligat Kanununun 16. maddesine göre “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”Somut olayda ;tebliğ tarihi itibariyle borçlu H.. Ü..'ın tebligat yapılan K. Mah.Hacı A.Cad. M. Sokak No:17/11 Üsküdar /İstanbul adresinde oturmadığı kolluk memurlarınca tutulan 11.11.2013 tarihli tutanakla tespit edilmiş olup İlçe Nüfus Müdürlüğünün 23.10.2013 tarihli yazısından da borçlu H.. Ü..'ın 22.05.2012 tarihinden beri adresinin C. Mahallesi C. S.. No:9A iç kapı no:A Üsküdar /İstanbul olduğu anlaşılmaktadır .Bu durumda borçlunun K. Mah.H..ı A. Cad. M. Sokak No:17/11 Üsküdar /İstanbul adresine çıkartılan satış ilanı tebligatının birlikte sakin kaydıyla yengesine tebliğ edilmesi TK' nun 16 . maddesine aykırı olup satış ilanı tebliğ işlemi bu nedenle usulsüzdür.Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlanna göre, borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu nedenle şikayetçilerin isteminin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi doğru değildir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.