Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5078 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28993 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlular hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 22.05.2014 tarih ve 2014/372 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, bilahare, borçlu ....'nin diğer borçlu ...aleyhine açtığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/243 Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davası kapsamında takip konusu çekle ilgili olarak ''icra takibine konu edilmemesi ve ödeme yasağı yönünde'' ihtiyati tedbir kararı verildiği,anılan tedbir kararına istinaden takibin durdurulmasından sonra alacaklının ihtiyati haciz kararı uyarınca borçlu şirketlerin üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz tatbik edilmesi için 3. kişilere 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesine yönelik talebinin icra müdürlüğünce reddine karar verildiği ve alacaklı tarafından sözü edilen icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, ihtiyati haciz; İİK.'nun 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan ya da mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından borçlunun malları ve hakları üzerine konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir. Diğer taraftan, İİK.'nun 264. maddesindeki ihtiyati haczi yaptıran alacaklının yedi gün içerisinde takip talebinde bulunmaya veya dava açmaya mecbur olduğuna ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere; ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.'nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamaz. Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez.Öte yandan, ihtiyati tedbir kararında, tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı açıkça belirtilmediğinden; söz konusu tedbir kararı, ihtiyati haczin uygulanmasını engeller mahiyette değildir.Kaldı ki, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararının, davanın tarafı olmayan takip alacaklısı banka yönünden sonuç doğurmayacağı ve ona karşı hüküm ifade etmeyeceği kuşkusuzdur. O halde, mahkemece, yukarıda değinilen açıklamalar gözönünde bulundurularak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.