Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4618 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33472 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi borçlu icra mahkemesine 27.05.2015 tarihinde yaptığı başvurusunda; taşınmazının yüksel bedelle satılması için ... ile mezat salonu önüne geldiklerini, ..'i ihaleye katılması için ikna ettiğini, ihaleden önce yanına gelen bir kişinin ihaleye katılmaması yada 10.000 TL para ödemesi için sözler söylediğini,...'nun arabada bulunan parayı almak için arabaya gittiklerini, arabanın etrafının 5-6 kişi tarafından sarılmış olduğunu gördüklerini, kendisinin polisten yardım istemesi üzerine bu kişilerin uzaklaştığını, ...'nun ise adliyeye sığındığını, bu şekilde ihaleye katılımın engellendiğini ve ihaleye fesat karıştırıldığını, satış bedelinin düşük olduğunu belirterek ihalenin feshini istediği, mahkemece iddiaların soyut kaldığından bahisle şikayetin reddine ve borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesinde; "İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren 20 gün içerisinde duruşma yapar ve taraflar gelmese bile icap eden kararı verir" hükmü yer almaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde; “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Taraflar “silahların eşitliği ilkesi” gereği iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat hakkına sahiptirler. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/52 E.-2009/105 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; taraflar duruşmaya çağrılmadan, bir başka deyişle taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasa’nın 36. maddesi ile düzenlenen "iddia ve savunma hakkının kullanmasına imkan tanınması ilkesi"nin doğal bir sonucudur. Gerçekten de savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile HMK.nun 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Somut olayda, mahkemece, duruşma açılarak karar verilmiş ise de, alacaklı....'ye şikayet dilekçesinin tebliğ edilerek alacaklı yönünden taraf teşkilinin sağlanmamış olduğu, borçlu fesat iddiasını somut olarak ileri sürdüğü ve bu iddiaya ilişkin olarak...'nu tanık olarak gösterdiği halde tanıkların dinlenilmediği, mezat salonu ve otopark güvenlik kamera kayıtlarında da yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin kayıtların bulunduğu ileri sürüldüğü halde bu konuda da bir araştırma yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, taraf teşkili sağlandıktan sonra fesat iddiasına ilişkin olarak bildirilen tanıkların dinlenilmesi, varsa güvenlik kamera görüntülerinin temin edilerek incelenmesi, gerekirse iddia edilen olayın gerçekleştiği yerde bulunan polis memurları ile diğer görevlilerin tespiti ile ifadelerine başvurulmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.