MAHKEMESİ: Burdur İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 01/06/2011NUMARASI: 2011/55-2011/156Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle borçlu tarafından İİK.nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Hukuk Genel Kurulu'nun 4.11.1998 tarih 1998/12-763 esas, 1998/797 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere İ.İ.K.'nun 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı süreye tabi değildir.Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan olaya TTK. nun 726 ve 730. maddesi göndermesi ile 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. Borçlar Kanunu’nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.’nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662.maddesinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Ticari işlemlerin itimat, itibar ve sürat gibi özellikleri nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nda daha kısa süreli zamanaşımı süreleri belirlenmiş olup, Borçlar Kanunu’ndaki zamanaşımı süreleri burada uygulanmaz.TTK.nun 662.maddesinde kastedilen davadan anlaşılması gereken, alacaklı tarafından, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde açılmış bir eda davası olup, ayrıca borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Bu bağlamda, İİK.nun 105. maddesinde şekil bulan geçici aciz vesikasına dayanılarak açılan tasarrufun iptali davaları TTK.nun 662.maddesinde belirtilen davalardan olmadığından, zamanaşımını kesmez.Öte yandan, takip dosyasında, alacaklının cebri icrayı kesintisiz sürdürme iradesini göstererek, borçlunun haczi kabil hiçbir malın bulunmadığının tespiti gerekir. Bu halin kesin aciz vesikası ile belirlenmesi halinde, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle borç zamanaşımına uğrar. (İİK. md. 143/6)Somut olayda, takibin kesinleşmesinden sonra 28.07.2009 tarihli ve 16.09.2009 tarihli işlemlerin yapıldığı, mahkemenin kabulünün aksine 28.07.2009 tarihinden 08.02.2010 tarihine kadar icra dosyası 6 aydan fazla bir süre ile takipsiz bırakılmadığı görülmekte ise de alacaklı vekilince 18.02.2010 tarihinde haciz talebinde bulunulduktan sonra icra mahkemesine başvuru tarihi olan 14.02.2011 tarihine kadar alacaklı tarafından zaman aşımını kesen hiçbir işlem yapılmadığı ve bu tarihler arasında T.T.K.’nun 726.maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında alacaklı tarafından 24.02.2010 tarihinde Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan tasarrufun iptali davası da zamanaşımını kesmeyeceğinden, mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.