Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4464 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 33076 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Borçlu diğer şikayetlerinin yanı sıra satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 1- 1186 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz nedenleri yerinde değil ise de; İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır.Somut olayda, ihalenin feshi istemi esastan reddedilen şikayet konusu taşınmazlardan 13.400.-TL muhammen bedelli 1186 parsel sayılı taşınmazın 25.050.-TL bedel ile ihale edildiği, dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Şikayet dilekçesinde taşınmazın kıymetinin düşük olduğu da ileri sürülmediğine göre bu taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararı sonuç itibariyle doğrudur. Ancak, istemin İİK.nun 134/8. maddesi uyarınca şikayetçinin menfaatinin muhtel olmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından bu parsel yönünden İİK'nun 134/2. maddesi gereğince borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi doğru değildir.2- İhalesinin feshi istenen diğer taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;Sair temyiz nedenleri yerinde değil ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu' nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır”, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükümleri yer almaktadır. Satış ilânının, ihalenin feshini isteyen şikayetçi borçluya 09/01/2014 tarihinde; “aynı konutta imzaya ehil muhatabın yeğeni Süleyman Sarı'ya tebliğ edildi” açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Satış ilanının, anılan yasal düzenleme ve yönetmelik hükmü uyarınca muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta yeğenine tebliğ edilmesi usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.O halde mahkemece, 2234, 2235, 244, 224 ve 686 parsel sayılı taşınmazlar yönünden şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken bu parseller yönünden de şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.