Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 440 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 20878 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Ankara 12. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/05/2010NUMARASI: 2010/45-2010/539Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu hakkında 100.000 TL miktarlı bonoya dayanılarak 08.06.2009 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmış, 26.06.2009 tarihinde adresinde yapılan menkul mal haczi sırasında borçlu, Diyanet İşleri Bakanlığı'nda imam olarak görev yaptığından bahisle, kurumdan aldığı maaşının tamamının haczedilmesine muvafakat ettiğini beyan etmiş, bu beyan doğrultusunda 08.07.2009 tarihli icra dairesi yazısı ile borçlunun maaşının tamamına borç bitinceye kadar haciz konulması ve kesintilerin yapılarak her ay icra dosyasına gönderilmesi istenmiş, takip dosyası muhtevasından haciz müzekkeresinin yerine getirildiği ve kesintilerin dosyaya gönderildiği anlaşılmıştır.Borçlu vekili 14.01.2010 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, borçlunun evli ve 3 çocuklu olup, eşinin çalışmadığını, üç çocuğunun da eğitimde olduğunu, maaşının tamamı üzerine konulan haczin hayatlarını yaşanmaz hale getirdiğini, hayatlarını devam ettirebilmeleri için bu durumun değiştirilmesi gerektiğini, maaşının tamamı üzerine konulan haczin kaldırılmasını istemiş, icra mahkemesince, haczin İİK'nun 83 ve 83/a maddelerine aykırı olmadığı sonuç ve kanaati ile şikayetin reddine karar verilmiştir.İİK’nun kısmen haczi caiz olan şeyler başlığını taşıyan 83.maddesinde “…maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler… borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.” düzenlemesine yer verilmiş; önceden yapılan anlaşmalar başlığını taşıyan 83/a maddesinde ise “…82 ve 83.maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmayacağı” hükmü getirilmiştir.Yukarıdan beri yapılan açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; borçlu hakkında takip dosyasında ilk haczin uygulandığı 26.06.2009 tarihinden önce yapılmış bir haciz işlemi bulunmadığından ve maaşın tamamının haczine muvafakat da henüz haciz işlemi uygulanmadan verildiğinden işbu muvafakatı geçerli saymak mümkün değildir. Zira, İİK’nun 83 ve 83/a maddelerinin amacını açıklayan gerekçesinde; "Borçlunun hacizden önce sonuçlarını tahmin edemeyeceği cihetle bir mal veya maaş yahut ücretin haczedilemeyeceği yolunda şikayette bulunmayacağını bildirmesinin, lehine olan yasa hükmünün uygulanmasından feragat etmesinin hükümsüz sayılacağı, bir malın ne derece haczedilemez olduğunun borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumlarına göre saptanabileceği, haczine muvafakat edilen şeyin haczinden önce ondan yoksun kalmanın sonuçlarının önceden hissedilemeyeceği, bilinemeyeceği" ifade edilmektedir. Belirtilen kritelerler, HGK'nun kararları ve Dairemizin istikrara kavuşmuş içtihatlarında da yer almakta ve uygulanagelmektedir. Diğer taraftan her takip dosyası kendi somut ve hukuki koşulları içinde değerlendirileceğinden, borçlunun muvafakatten önce maaşında başka takipler nedeniyle hacizler olduğunu bildiği gerekçesi de, İİK’nun 83/2.maddesi hükmü karşısında hukuki sonuç doğurmayacaktır.Açıklanan nedenlerle mahkemece şikayetin kabulü ile haczin İİK’nun 83.maddesi koşullarında yapılabileceğine ve icra müdürlüğüne bu yolda talimat verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.