MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, Alanya İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiğini belirterek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece HMK'nun 17. maddesi gereğince sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yetki sözleşmesi yapılabileceğinin hüküm altına alınmış olması ve HMK'nun 6. maddesi gereğince takibin borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu Marmaris İcra Müdürlüğünde yapılması gerektiği gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verildiği görülmektedir. İİK.nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun yetkiye ilişkin hükümleri gereğince; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK.6.md), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak, TTK'nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde: "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırt edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.Sözkonusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının bonoya dayalı olarak 14.02.2014 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonoda Alanya Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili kılındığı görülmektedir. Ancak, aynı zamanda bonoyu düzenleyen davacı ...'nun adının ve bononun düzenleme tarihinin altında keşide yeri olarak Alanya ibaresi bulunduğu anlaşılmakla, keşide yerinde takip yapılması mümkün olduğundan yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.