Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4236 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12249 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İnegöl İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 09/12/2010NUMARASI: 2009/416-2010/595Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeni ile süresi içinde itiraz edememiş olması gerekir. Bu durumda, gecikmiş itirazda bulunacak kişi, mazeretini gösteren delillerle birlikte esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmek zorundadır. İcra hakimi, gecikmiş itiraz nedenlerini inceledikten sonra gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre, takibin tatilini tensip edebilir. Usulsüz tebligatta ise, İİK.nun 65. maddesine göre yapılacak incelemeden farklı olarak, tebligat usulüne uygun olarak yapılmamıştır. Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve aynı kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Borçlu vekilinin dilekçesinde; gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Zira, HUMK.nun 76. maddesi gereğince, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tespiti hakimin görevine giren bir konudur (HGK. 05.06.1991 - 1991/12 - 258 E. - 344 K.). Somut olayda, borçlu vekilinin başvurusu; usulsüz tebligata dayalı tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. Bu durumda borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin işlemin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine uygun olmadığı görülmektedir. Tüzüğün anılan maddesine göre, muhatabın adreste neden bulunmadığı, komşu, kapıcı, yönetici, zabıta amir ve memurları vs. gibi kimselerden sorularak, tevziat saatinden sonra adrese geleceğinin tespit edilmesi ve bunun tebligat parçasına yazılıp tevsik edilmesi halinde Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılabilir. Borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde ; muhatabın adreste bulunmama sebebi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususunun tebligat parçasına yazılıp usulen tevsik edilmediği bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca aynı yasanın 32 maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 10.09.2009 tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bu tarihten itibaren de yasal süresi içinde mahkemeye yaptığı İtirazın süresinde olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle mahkemece itirazın esası incelenip hasıl olacak duruma göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile istemin süreden reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.