MAHKEMESİ: Çorlu İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/03/2010NUMARASI: 2009/646-2010/226Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 20.07.2009 tarihinde tebliğ edildiği,14.10.2009 tarihinde icra mahkemesine başvuran borçlunun, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak yapılmadığını, takip konusu çekle ilgili olarak alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, ayrıca takip konusu çekin iptal edildiğini belirterek, ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 09.10.2009 olarak düzeltilmesine, icra takibinin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.Borçlu hakkındaki ödeme emri tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapıldığı yazılı olmasına rağmen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin uygulanmadığı görülmüştür. Tüzüğün anılan maddesine göre, muhatabın adresinde neden bulunmadığı komşu, kapıcı, yönetici, zabıta amir ve memurları vs. gibi kimselerden sorularak, tevziat saatinden sonra adrese gelineceğinin tespit edilmesi ve bunun tebligat parçasına yazılıp ilgilisine imza ettirilerek belgelendirilmesi halinde 21. maddeye göre tebligat yapılabilir. Somut olayda yukarıda yazılı hususlar yerine getirilmediğinden anılan tebligat bu haliyle usulsüzdür (Hukuk Genel Kurulu'nun 18.4.2001 tarih, 2001/6-386 esas, 2001/389 karar sayılı kararı ). 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde, “tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Borçlu, 09.10.2009 tarihinde takipten haberdar olduğunu bildirdiğine göre, 14.10.2009 tarihinde mahkemeye yaptığı itirazı İİK. nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürededir. Ancak, Çerkezköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/2 esas, 2009/549 karar sayılı 20.07.2009 tarihli kararı ile takip dayanağı çekin iptaline karar verilmiş ise de, bu davanın 3.kişi D. A. tarafından hasımsız olarak açıldığı, dolayısıyla icra takibinin alacaklısının davada yer almadığı tespit edilmiştir. Tek yanlı ve hasımsız olarak açılan dava üzerine verilen bu kararda alacaklı ciranta taraf olmadığı için, mahkemece verilen çek iptal kararı onun için bağlayıcı olmaz. O halde mahkemece istemin reddi yerine, yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.