MAHKEMESİ: Suruç İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/04/2012NUMARASI: 2012/2-2012/9Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı ve borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:1-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının temyiz itirazlarının REDDİNE, 2-) Borçluların temyiz itirazlarına gelince; İİK.nun "İhale" başlıklı 129. maddesinde aynen; "Taşınmaz üç defa bağrıldıktan sonra en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki artırma bedeli taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin en az yüzde altmışını bulmak ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar o taşınmaz ile temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olmak ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarına tecavüz etmek şarttır. Yukarıdaki fıkrada yazılı miktar elde edilmemişse taşınmaz en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer" hükmüne yer verilmiştir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin "Taşınmazın açık artırma şartnamesi ve tutanağı" başlıklı 49. maddesinde ise; "Taşınmazın açık artırma şartnamesi ve tutanağına, dosya numarası; alacaklı ve borçlunun ad ve soyadları, artırmanın yapılacağı yer, gün, saat; şartnamenin açık bulundurulduğu ilk gün; birinci ve ikinci artırmanın gün ve saatleri; taşınmazın tapu kaydı ve niteliği; varsa, borçlunun taşınmazla temin edilmiş kişisel borçlarının da alıcıya intikal edeceği; tapu sicilindeki diğer bilgiler ve taşınmaz üzerindeki mükellefiyetler; takdir olunan kıymet; artırmaya katılacakların, taşınmazın takdir edilen kıymetinin yüzde yirmisi oranında pey akçesi veya banka teminat mektubunu tevdi etmeleri gereği, artırmaya çıkartılan taşınmazın üzerinde hakkı olan alacaklı veya ilgiliden pey akçesi veya teminat mektubu aranıp aranmayacağı; taşınmazın son imar durumu; hangi giderlerin alıcıya ait olacağı ve diğer gerekli bilgiler yazılır. Şartname, icra müdürü tarafından tarih atılarak imzalanır ve mühürlenir. Tutanağa, tellal ve alıcının imzası da alınır" düzenlemesi yer almaktadır.Bu düzenlemeler de göstermektedir ki, satışta satışı gerçekleştirecek icra müdürü veya yardımcısı ya da katibi ile birlikte tellalın da hazır bulunması ve tutanağı imzalaması zorunludur. Artırma icra müdürü veya yardımcısı, katibi tarafından yönetilir. Artırma yapılırken belediye tarafından görevlendirilmiş bir tellalın (münadinin) bulundurulması gerekir. Bu şekilde görevlendirilmiş bir tellalın satış yerinde hazır bulunmaması halinde de satış memurunun tellalın bulunmama ya da bulundurulmama nedenini tutanağa geçirdikten sonra tensip edeceği kişiyi tellal olarak görevlendirmesi de mümkündür. Satış memuru bu usulü seçmeksizin tellalın gelmediğinden bahisle onun görevini de üstlenerek tek başına satışı başlatamaz ve sonuçlandıramaz. Aksi takdirde usulüne uygun olarak gerçekleşmiş bir artırmadan söz edilemez. İhalenin yapılmasında tellalın bulundurulması şekil koşullarından olup, buna uyulmaması geçersizlik sonucunu doğurur. Bu ilke yargısal uygulamada yerleşmiş ve Hukuk Genel Kurulunun 29.06.1988 gün ve 1988/12-379-670 sayılı kararında da açıkça vurgulanmıştır. Diğer taraftan, bu kabul şekli, yasada "satılığa çıkarılan malın üç kez bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale edileceği" biçiminde ifade edilen usule de uygundur. Kaldı ki, artırmanın başlamasından sonuçlanmasına kadar tellalın işin niteliğinden kaynaklanan işlevi de unutulmamalıdır. Bu işlev, artırmaya katılanların sürdükleri peylerin tellal tarafından yüksek sesle tekrar edilerek duyurulması ve daha yüksek bir pey sürülünceye kadar bu şekilde devam edip, pey sürülmesi bitince de tellal tarafından üç kez bağırıldıktan sonra, malın en çok pey sürene (artırana) icra müdürü tarafından ihale edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Burada yeri gelmişken, yasada ihalenin yapılması usulü düzenlenirken sadece bir artırma ile yetinilmeyerek, ilk artırmada satışın gerçekleşmemesi halinde ihalenin geri bırakılıp ilk artırmayı takip eden on gün içinde ikinci artırmanın gerçekleştirilmesi yönteminin getirilmiş olması karşısında bu iki artırmanın birbiriyle ilişkileri ve hukuksal sonuçları üzerinde de durulmalı, sonuçta bu iki artırmanın amaçladığı ihalenin geçerlilik koşullarının irdelenmesine geçilmelidir. İkinci artırmanın yapılabilmesi, usulünce yapılan ilk artırmada satışın gerçekleşmeyerek ihalenin geri bırakılması ile mümkündür. Birinci artırma yasada öngörülen koşullarda yapılmış ve satış da gerçekleşmişse artık yapılacak ikinci bir artırmadan söz edilmez. Şu durumda iki artırma birbirini tamamlayan merasimlerdir. Birinci artırma usulüne uygun yapılmamışsa, takip eden aşama olan ikinci artırmanın yapılabilme koşulunun gerçekleştiğinden de söz edilemez. Kısacası; bu iki artırma birinde satış gerçekleşmezse yapılabilen birbirine bağlı ve birbirinin sonucu olan, sonuçta da ihaleyi oluşturan unsurlardır ve birinci artırma usulsüz yapılmışsa ikinci artırma usulünce yapılmış olsun olmasın geçersizdir. Durum böyle olunca, ikinci artırma usulünce yapılsa dahi birinci artırmanın usulsüzlüğü doğal olarak ihalenin tümüyle geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Hemen ifade edilmelidir ki; satışın gerçekleştirildiği artırmanın birinci ya da ikinci artırma olması her iki artırmada da tellal bulundurulması zorunluluğunu ortadan kaldıran bir neden değildir. Satış gerçekleşsin veya gerçekleşmesin yasanın aradığı şekil, artırmada diğer yasal görevliler yanında tellalın da bulunması gereğidir. Bu gerek yerine getirilmemişse usulünce yapılmış bir ihaleden söz edilemez. Birinci artırmadaki bu şekli eksiklik ikinci artırmanın da sıhhatini etkileyeceğinden ihale tümüyle geçersiz olacaktır. Üstelik birinci artırmanın belirlenen usulde yapılması taraflar yararınadır. Zira, birinci artırmada satışın yapılması ikinci artırmaya oranla malın daha yüksek bedelle satılması ve icra kasasına da daha fazla miktarın girmesi anlamına gelmektedir. Böylece, artırmada tellalın yokluğu, şekli bir eksiklik olduğu kadar, işin niteliği gereği esasa ilişkin önemli bir eksiklik olarak da karşımıza çıkmaktadır (HGK'nun 17.10.2003 tarih ve 2003/12-790/769 sayılı kararı) . Somut olayda; satış kararında 1.ihalenin 26.12.2011 günü saat: 14.00-14.55 arasında, 2.ihalenin de 05.01.2012 günü aynı saatler arasında yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Birinci satış günü icra memuru tarafından tutulan tarihsiz tutanakta; "277 nolu parselin satışına başlanıldığı sırada 30-40 kişilik bir gurubun dairenin içinde ve önünde arbede çıkarması ve güvenlik güçlerince bu arbedenin önlenmesi için uğraşılması neticesinde, saatin 16.45 olması nedeniyle güvenliğin çok geç sağlanması ve şeffaf bir ortamda ihale yapılmamasından dolayı taşınmaz satışlarının ikinci ihalenin yapılacağı 05. 01.2012 tarihine ertelenmesine karar verildiği" ifade edilmiştir. Satış dosyasındaki bahse konu tutanakta tarih bulunmadığı gibi tutanağın tellal tarafından da imzalanmadığı anlaşılmaktadır. 26.12.2011 günlü 277 nolu parsel için tutulan birinci artırma tutanağında ise hiç bir imza yer almamaktadır. Birinci artırmanın yukarıda açıklanan yasal koşullara uygun yapılmadığı, varlığı şekli koşul olan icra müdürü ve tellalın bulunmadığı açıktır. Bu durumda ihalenin 1.artırma ve 2. artırma ile bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğinden, birinci artırma ile sıkı sıkıya bağlı ikinci artırmanın usulünce yapılmış olması ihalenin geçerli hale gelmesini sağlamaz. Birinci artırma usulsüz ve bu nedenle de geçersiz olup, sonuçta bu durum ihalenin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. O halde mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler re'sen dikkate alınarak şikayetin tümden kabulü ile 277 parsel sayılı taşınmaz yönünden de ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin bu parsel yönünden reddi isabetsizdir. Diğer taraftan, HMK'nun 297. madesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ :Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2013 günündeoybirliğiyle karar verildi.