Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4171 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 19180 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Edirne İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/03/2011NUMARASI: 2009/288-2011/131Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881. maddelerinde düzenlenen azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği), borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat oluşturacağı ipotek akit tablosunda limitle sınırlanabilir. MK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan alacak, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşması mümkün değildir. HGK'nun 1989/11-294 E, 1989/378 K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek aktinin niteliği gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetler süreye de tabi değildir. Somut olayda; R. U. tarafından verilen ipoteğe ilişkin 01.04.2004 tarih ve 439 yevmiye nolu ipotek akit tablosunda; ipoteğin, doğmuş ve doğacak tüm borçları karşılamak üzere 20.000 TL. sınır belirtilmek suretiyle azami limit ipoteği olarak kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlunun sorumluluğu ipotek limiti ile sınırlı olup, aksi yönde ipotek akit tablosuna konulan hükümler de yok sayılır. Dolayısıyla ipotek limitinin dışında hiçbir şey talep edilemez. Ancak ipotek limitini aşan kısım için alacaklının genel haciz yolu ile ayrı bir takip yapabileceği tabiidir. O halde mahkemece, borçlunun kabulü de dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi gereğince 25.000 TL'nin üzerindeki kısım için itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken kredi sözleşmeleri dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.