MAHKEMESİ: Gebze İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/04/2010NUMARASI: 2008/595-2010/302Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu vekili, icra mahkemesine süresi içinde sunduğu itiraz dilekçesinde takip dayanağı bonodaki imzaya, borca ve tüm borç fer’ilerine itiraz etmiş, daha sonra verdiği 26.03.2009 tarihli dilekçesinde ise bononun boşa atılmış imza ile sonradan senet haline getirilip getirilmediği hususunun bilirkişi incelemesi ile tesbitini talep ederek, dilekçesi ekinde, özel olarak alınan 25.03.2009 tarihli bilirkişi raporunu dosyaya sunmuştur.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda alınan 31.08.2009 tarihli raporda; “…sonuç itibariyle inceleme konusu senette M. A.adına atfen atılmış borçlu imzasının, boş kağıda veya senedin etrafı ve özellikle üstü kapatılarak senet imzalamak maksadı ile atılmış imza olmayıp, bu imza atılırken üstünün kapatılmasıyla farklı amaçla attırılıp senedin bugünkü mevcut durumuna getirildiği ve senet özellikle yıpratılıp orijinal özellik gösterdiği ve senedin sonradan düzgün olmayan tarzda bombeli (eğri) kesildiğine de bir anlam verilmeyip sahtecilik türlerinde “e” şıkkına (hile ve desise kullanılarak yapılan karmaşık metod) girdiğinin fiziksel ve şekilsel olarak tespit edildiği kanaatine varılmış olup” şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Rapora itiraz eden alacaklı vekili imza incelemesi için dosyanın adli tıp kurumuna gönderilmesini veya imza incelemesi için gönderilen Gebze 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2009/844 Esas sayılı dosyasının adli tıpdan dönüşünün beklenmesini talep etmiştir. Mahkemece, 31.08.2009 tarihli raporda sahtecilik olgusundan bahsedilmekle beraber imzanın borçluya ait olduğunun açıklandığı, dava dilekçesinde de sahtecilik ve sair olgulardan bahsedilmeyerek imzanın borçluya ait olmadığı ileri sürülerek dava açıldığından, imza dışı hususlar yönünden ek rapor alınmasına yada sair hukuki nitelemelere girişilmesine gerek görülmeyerek imza itirazının reddine karar verilmiştir.Borçlu vekili 11.06.2009 tarihli duruşmada “bizim talebimiz imza inkarı yönünde, ayrıca imzanın taşınması ya da transferi suretiyle imzanın bize ait olmadığına yöneliktir” şeklinde beyanda bulunduğuna göre, bu iddianın sabit olması halinde dayanak belgenin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği sonucuna varılarak, senedin TTK’nun 688/2.maddesinde öngörülen koşulu taşımaması nedeniyle takibin iptali gerekecektir (HGK’nun 2007/12-234 Esas, 2007/232 Karar).Açıklanan nedenlerle mahkemece, alacaklı vekilinin itirazları da dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.