Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4066 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 32652 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takipte, icra müdürülüğü tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, alacaklı yabancı şirket olduğundan MÖHUK 48. maddesi gereğince teminat alınıp alınmayacağı hususunda karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece alacaklının teminat yatırmaktan muafiyetine karar verilmiştir.Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.Alacaklının takipte haksız çıkması halinde borçlunun uğrayacağı muhtemel zararların istenebilmesinin zor veya imkansız olacağı zannedilen bazı özel durumlarda kanun koyucu tarafından teminat gösterilmesi gerekli görülmüştür.5718 sayılı MÖHUK madde 48/1'e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildirMÖHUK madde 48/2’de ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Türkiye ile Hindistan arasında 18.01.1990 gün ve 3605 sayılı Kanunla onaylanan ve 23.07.1990 gün ve 20583 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 16.08.1993 tarihinde yürürlüğe giren 1988 tarihli Türkiye ile ... arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması mevcut olup bu anlaşmada açıkça teminattan muafiyete ilişkin bir hükmün bulunmadığı görülmektedir.Öte yandan, temyiz dilekçesi ekinde ibraz edilen .... Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü (Hukuk Mütalaa ve Görüş Bürosu)'nün 12.05.2014 tarihli yazısında, "Dışişleri Bakanlığının 21.08.2006 gün ve .... ..... sayılı yazı ile, ülkemizle .... arasında 1988 yılında imzalanan Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması çerçevesinde Türk vatandaşlarının Hint mahkemelerinde dava açabilecekleri ve adli takibat sırasında uyulması gereken şartlara ilişkin olarak Hint vatandaşlarıyla aynı muameleye tabi turuldukları, ancak Hint Kanunlarında veya 1988 tarihli sözkonusu anlaşmada özellikle teminattan muafiyete ilişkin bir hükmün bulunmadığı ifade edilmiştir" şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, alacaklının tabiiyetinde bulunduğu .... ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet olmadığı anlaşıldığına göre, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak yeterli miktarda teminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.