Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4033 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2309 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: Ordu İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 11/11/2009NUMARASI: 2009/444-2009/571Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,4077 sayılı Kanunun 10. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “Kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez.” hükmü, önce asıl borçlu aleyhinde takip yapılması, bu takibin B.K.nun 486/1 maddesi kapsamında semeresiz kalmasından sonra, sözleşme kefili aleyhinde icra takibinin yapılabilmesi olarak yorumlanmaktadır.Somut olayda alacaklı banka ile borçlu C. K.arasındaki 21.02.2007 tarihli tüketici kredisi sözleşmesini H.K.kefil sıfatı ile imzalamıştır. Alacaklının hesap kat ihtarnamesini, her iki borçluya 24.06.2008 tarihinde tebliğ ettirdiği, borçluların 30 gün içerisinde alacaklı bankaya itiraz etmedikleri, alacaklının da 11.09.2008 tarihinde borçlular aleyhinde ilamsız icra takibini başlattığı, borçlu Helim Korkmaz'ın ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde icra dairesine itiraz ettiği, alacaklının icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir. İİK.nun 68. maddesine göre itirazın tebliğinden itibaren alacaklının 6 ay içinde icra mahkemesine başvurması gerekir. Dosya içinde böyle bir tebligata rastlanmamış olup, 6 aylık hak düşürücü süre başlamayacağından itirazın kaldırılması isteminin süresinde yapıldığının kabulü gerekmektedir. Ancak kamu düzenine ilişkin 4077 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca tüketici kredisi kefili hakkında takip yapılması mümkün değildir. Bu nedenle hesap kat ihtarına süresinde itiraz edilmediğinden dolayı hesap özeti borcunun İİK.nun 68/b maddesi gereğince kesinleştiğinden söz edilemez. Mahkemece bu nedenlerle itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.