Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4027 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 18144 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 27/01/2010NUMARASI: 2009/1585-2010/67Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, son işlem tarihi olan 24/09/2008 tarihinden itibaren dosyanın altı ay işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımı oluştuğunu belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istem kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Borçlar Kanunu’nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve TTK.nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 662.maddesinde zamanaşımını kesen sebepler; “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yine, TTK.nun 730/18. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 663/2. maddesi gereğince, zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren, müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar. Ayrıca, alacaklının, takibin ilerlemesine yönelik her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar.İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-l. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmü bulunmaktadır.Somut olayda, alacaklının zamanaşımı süresi dolmadan 13/03/2008 tarihinde takibe başladığı ve takibin devamına yönelik olarak yaptığı diğer işlemlerin yanında, 02/03/2009 tarihinde, takip dosyasının yerinde olmadığından gelecek evrakın kaybolmaması için muvakkat dosya açılmasını ve dosyada işlem yapabilmek için en kısa zamanda bulunmasını icra müdürlüğünden talep ettiği, bunun üzerine icra müdür yardımcısı tarafından dosyanın bulunması için memur görevlendirilmesine karar verildiği görülmektedir. Alacaklı vekilinin 02/03/2009 tarihli işleminin zamanaşımını kesecek nitelikte bir takip işlemi olduğu tartışmasızdır. Ancak, borçlu, anılan bu işlemin yer aldığı belgenin sonradan düzenlendiğini iddia ettiğine göre, bu hususun araştırılması gerekir.O halde, mahkemece, icra müdürlüğünden, sonradan düzenlendiği iddia edilen 02/03/2009 tarihli belgenin, ismi bulunan müdür yardımcısı tarafından düzenlenip düzenlenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.