Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4026 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 18136 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 17/12/2010NUMARASI: 2010/985-2010/1759Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, dayanak senette tanzim yeri bulunmadığını belirterek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, senette keşide yeri olarak idari bir birim adı yer almadığı ve dolayısıyla senedin kambiyo vasfı bulunmadığı gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.T.T.K.’nun 688/6.maddesi gereğince, senette tanzim yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanunun 689/son maddesine göre ise, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Tanzim yeri olarak, idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Senette bulunması zorunlu olan tanzim yeri ve tanzim edenin adresi senet keşidecisi için geçerli olup, T.T.K.’nun 614.maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistin adresinin senette yazılı olması hali yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermez.Somut olayda, takibe dayanak olarak gösterilen senette, tanzim tarihinin hemen üstünde tanzim yeri olarak İstanbul yazıldığı görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan madde gereğince, senet kambiyo vasfı taşımakta olup, keşidecinin adresinde idari birim gösterilmemesi sonuca etkili değildir.O halde, mahkemece, borçlunun kambiyo vasfına yönelik şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.