Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 398 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 16628 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Antalya 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 14/04/2011NUMARASI: 2009/1019-2011/438Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK'nun 82/12. maddesi borçlunun haline münasip evini haczi caiz olmayan mallar arasında saymıştır. Evden maksat, mahalli örf ve adete göre mesken olarak kullanılmaya elverişli olan yerlerdir. Bir meskenin, borçlunun haline münasip evi olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki aile terimi geniş anlamda olup, borçlu ile bir çatı altında birlikte yaşayan ve borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kimseleri de kapsamaktadır. Borçlunun sahip bulunduğu evin kıymeti, kendi ihtiyacına cevap verecek normal bir ev bedelinden fazla ise, o zaman bu ev haczedilerek satılır. Elde edilen bedelden ilk önce, borçluya haline münasip bir ev alabileceği kadar para bırakılır, artan para ise alacaklılara ödenir. İİK'nun 53/2 maddesinde; "İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış, yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa, borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder." hükmü getirilmiştir. Mirası reddetmemiş mirasçılar hacizli meskende elbirliği halinde malik olup, her bir mirasçı, başkaca meskeni bulunmazsa ve bu hissenin tahmini bedeli, borçlunun hali ile mütenasip bir ev alması için gereken paradan fazla değil ise, bu hisse üzerinde meskeniyet iddiasında bulunabilir. Hissenin satışı neticesinde elde edilecek para, mirasçının alacağı ev bedelinden daha fazla ise, o takdirde hisse İİK'nun 121. maddesine göre satılır ve bedelinden, mirasçının hali ile mütenasip ev alabilmesi için gerekli miktar kendisine verildikten sonra, kalan para alacaklılara ödenir. Ancak her bir mirasçının sosyal ve ekonomik durumu, aile efradı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler borçlu muristen farklı olmakla mirasçılar, vefat eden borçlu tarafından yapılmış bulunan meskeniyet şikayetine devam edemezler. Meskeniyet iddiasına hakkı bulunan mirasçıların, bu iddialarını şikayet yolu ile ayrıca mahkeme önüne getirmeleri gerekir. Somut olayda, borçlu muris tarafından yapılan meskeniyet şikayeti, borçlunun vefatı ile konusuz kalmıştır. Bu durumda mahkemece konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, borçlu mirasçılarının davaya devam etme isteklerinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin meskeniyet iddiası nedeniyle kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.