Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3973 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1466 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: İstanbul 8. İcra MahkemesiTARİHİ: 06/12/2006NUMARASI: 2006/1292-1694Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE;2) Mahkemece, takip dayanağı bononun lehtarı olan alacaklı C. K. ’ın aynı zamanda keşideci şirketin yetkilisi olması nedeniyle ve bonoda alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği gerekçesi ile İİK. nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmiş ve bu madde de öngörülmediği için borçlu lehine tazminata hükmedilmemiştir. Ancak bononun keşidecisi şirket olup, tüzel kişi olan şirketin yetkilisi olan şahıs ile aynı kişi olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle şirket tarafından keşide edilen bonoda şirket yetkilisinin lehtar olarak gösterilmesi halinde alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğinden sözedilemez. Diğer bir anlatımla, şirket yetkilisi gerçek kişinin tüzel kişi şirketten ayrı bir şahsiyeti olup, şirket tarafından yetkilisi gerçek kişi lehine bono düzenlenmesinde yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenle Mahkemenin İİK.nun 170/a maddesine dayalı olarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değildir.Ancak, icra takibi, dayanak bononun lehtarı tarafından keşideci limited şirket hakkında yapılmaktadır. Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda, şirketin temsil ve ilzamının çift imza ile olup tek imza ile borç altına sokulmayacaklarını ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, takip dayanağı bononun düzenlediği 02.05.2006 tarihi itibari ile keşideci şirketin temsil ve ilzamı, 10.02.2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen karara göre C. K. Ve M. S. ’nun müşterek imzası ile mümkündür. Takip dayanağı bono ise şirket adına M. S. ’nun tek imzası ile keşide edilmiştir. Bu hali ile şirket anılan bono nedeniyle sorumlu tutulamaz.Bu nedenle mahkemenin takibin iptaline yönelik karar sonucu itibariyle doğrudur.Ancak; borçlunun yukarıda özetlenen itirazı borca itiraz niteliğindedir. O halde Mahkemece, borçlunun borca itirazının kabul edilerek, İİK.nun 169/a-6. maddesi gereğince bononun lehtarı olan alacaklının bono keşidecisinin tek imza ile sorumlu olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceğinden, talebi bulunan borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile İİK. nun 170/a maddesine dayalı olarak takibin iptaline ve bu madde de öngörülmediği nedeni ile borçlunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.