Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3948 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 18123 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Eskişehir 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 05/05/2011NUMARASI: 2010/937-2011/460Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu mirasçıların, murisleri İ.. H..'ın senetlerin tanzim tarihinde ve öncesinde şizofreni hastalığı nedeniyle tedavi gördüğünü ve dayanak senetlerdeki imzaların da murise ait olmadığını belirterek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, senetlerin tanzim tarihi itibariyle alınmış bir vesayet kararının olmadığı, bu durumda tanzim tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesince bu hususun araştırılamayacağı gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.6762 Sayılı TTK.nun, "Borçlanma Ehliyeti" kenar başlığını taşıyan 582. maddesine göre, akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Aynı kanunun 1. maddesi gereğince, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan TMK.'nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir; 10. maddesine göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır; 13. maddesine göre, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir; 14. madde hükmüne göre, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; 15.madde hükmüne göre, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz; 16. maddesine göre ise, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11.6.1941 gün ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde;" ... Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer akidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat'i sarahatı karşısında öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir ... Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur..." hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır. Somut olayda, alacaklının, keşidecileri İ. H. olan 05/01/2009 tanzim tarihli üç adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, senetlerde keşideci olarak bulunan İ.. H..'ın Eskişehir 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 23/11/2009 tarih ve 2009/1824 E.-1979 K.sayılı kararı ile vesayet altına alındığı ve söz konusu icra takibinin de vesayet kararından sonra 04/06/2010 tarihinde başlatıldığı, takip devam ederken keşideci borçlunun ölümü üzerine, mirasçılara ödeme emri tebliğ edilmek suretiyle takibe devam edildiği görülmektedir.Her ne kadar vesayet kararı, takibe konu senetlerin tanzim tarihinden sonra verilmiş ise de, gerek vesayet kararına dayanak raporda gerekse Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 02/12/2009 tarihli raporunda, İ,, H..'a şizofreni tanısı konulduğu, ayrıca anılan hastane tarafından tutulan hasta dosyasına göre şahsın 1994 tarihinden itibaren şizofreni tanısıyla takip edildiği belirtilmiştir.Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme tarafından re'sen dikkate alınması zorunludur.O halde, mahkemece, kısıtlıya ait mevcut tedavi ve hasta takip evrakının, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, keşideci İ.. H..'ın, senetlerin tanzimi tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti yönünde rapor alınması, bu rapor sonucuna göre, gerektiği takdirde imzaya itirazın usulüne uygun şekilde incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.