MAHKEMESİ: Milas İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 07/07/2010NUMARASI: 2010/182-2010/212Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı Çimento AŞ. tarafından borçlu M. Ö. Ç. AŞ ve ipotek veren üçüncü kişi C.Ö. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlu şirkete örnek 6 no’lu icra emrinin 07.04.2010 tarihinde tebliğ edildiği, ipotek veren üçüncü kişi adına ise icra emri düzenlenmediği ve tebliğe çıkarılmadığı anlaşılmıştır.İİK’nun 150/ı maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı yasanın 149.maddesi gereğince, hem kredi borçlusu hem de ipotek veren üçüncü şahıs hakkında takip yapılması ve her ikisine de icra emri gönderilmesi zorunludur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda mahkemece, ipotek veren üçüncü kişi adına icra emri düzenlettirerek adı geçene tebliğ ettirmesi ve eksikliği gidermesi için icra müdürlüğünce alacaklıya süre verilmesi yönünde işlem tesis edilmesine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan, takip dayanağı ipotek akit tablosunun incelenmesinden; mahkeme kabulünün aksine ipoteğin limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881.maddelerinde belirtilen azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği-limit ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat oluşturacağı ipotek akit tablosunda limitle sınırlanabilir. MK’nun 875.maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan alacak, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK’nun 1989/11-294 E., 1989/378 K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek akdinin niteliği göz önüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetler süreye tabi değildir.Somut olayda, 04.10.2007 tarihli 3.000.000 TL limitli üst sınır (limit-teminat) ipoteğine dayalı olarak müflis borçlu şirket aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatılmış olup, takipte 3.000.000 TL limit alacağı ile bu alacağın işlemiş-işleyecek faiz ve icra takip giderleri ile vekalet ücretinin birlikte tahsili talep edilmektedir.Bu durumda alacaklının, takip konusu ipotek akit tablosundaki limiti aşar şekilde borçlu aleyhine takip yaptığı görülmektedir. Alacaklı teminat altına alınmayan kalan alacağı için kredi borçlusu hakkında yöntemine uygun olarak ayrı bir takip yapmalıdır. O halde mahkemece ipotek limitini aşan kısım yönünden şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi de doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.