Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3868 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 23280 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: Karşıyaka 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/02/2010NUMARASI: 2010/796-2010/114Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi vekili tarafından, icra mahkemesine yapılan başvuruda, İzmir 9.İcra Müdürlüğü'nün 2008/16213 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak, 06.11.2009 tarihinde yapılan ihalenin feshinin istendiği görülmektedir.İİK'nun 134/2.maddesi uyarınca; ihalenin feshini, satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler isteyebilirler. Maddede açıkça belirtildiği gibi borçlu da fesih isteyebilecek kişilerdendir. Borçlu tabirinden anlaşılması gereken ise münhasıran satışın yapıldığı takipte borçluluk sıfatının bulunması olmayıp, satışa dayanak teşkil eden aynı borç ilişkisi içinde yer alınıp alınmaması olmalıdır. Bir diğer ifade ile satışı yapılan taşınmaz ile doğrudan ilişkisi olmasa dahi, borcun kaynağına esas teşkil eden sözleşmelerde müşterek-müteselsil borçlu sıfatı bulunan kişinin de ihalenin feshini istemekte hukuki menfaatinin bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda, ihale konusu taşınmazlar borçlu A.T.adına kayıtlı olup, adı geçen borçlu hakkında yapılan takip nedeniyle satılmış ise de, borcun kaynağını teşkil eden 29.05.2007 tarihli kredi sözleşmesinin incelenmesinde, borçlu Teks.İnş.Yay.Elk.Ltd.Şti. yanında şikayetçi A. T.'ın da borçlu bulunduğu ve dolayısıyla aynı borcun müşterek ve müteselsil borçlusu olduğu görülmüştür. Bu durumda adı geçenin maddede açıklanan borçlu kapsamına dahil edilmesi gerekmektedir.Öte yandan, borçlu, ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olup, ihalenin feshini isteyebilmesi için satılan taşınmazın maliki olması da gerekmez.O halde, mahkemece şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şikayetçi yönünden istemin sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.