MAHKEMESİ: Adana 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 08/08/2012NUMARASI: 2012/397-2012/472Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak Adana 1. İcra Dairesinde başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, Büyükçekmece İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirterek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, her ne kadar dayanak senette Adana İcra Daireleri yetkili olarak belirlenmiş ise de HMK'nun 17. maddesi uyarınca tacir olmayanlar arasında yetki sözleşmelerinin geçerli olmadığı gerekçesiyle yetki itirazının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kalkan 1086 Sayılı HUMK.nun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmişti. Buna göre, tüzel kişilerin yanında gerçek kişiler de yetki sözleşmesi yapabilmekteydi. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde ise, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır, düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırt edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde her ikisi de hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kimselerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kimselerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.Sözkonusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşme konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Yine aynı maddenin son cümlesine göre, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava (takip) sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde (icra dairelerinde) açılır.Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;HMK.nun 448.maddesi gereğince, bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla, derhal uygulanacağı dikkate alınarak takip tarihi itibariyle HMK.nun 17.maddesi yürürlükte olmadığından HUMK.nun 22.maddesi muvacehesinde yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre;İİK.nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK.nun 22. maddesi gereğince kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde taraflar yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşme ile belirleyebilirler. Somut olayda, takip dayanağı bononun tanzim yerinin ve itiraz eden borçlunun adresinin H.E.İ.olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görülmektedir. Takibe konu bonoda Adana icra dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, alacaklı bonoda özel yetkili olarak gösterilen Adana İcra Dairesinde takip yapabilir. O halde, mahkemece, yetki şartının takip tarihi itibariyle geçerli olduğu hususu dikkate alınarak yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2013 günündeoybirliğiyle karar verildi.